NUH’UN GEMİSİ MÂ BAKIŞI ESİR MADDESİ

ESİR MADDESİNDEN HEM BİLİMSEL OLARAK HABERDARIZ HEM DE BİR ÇOK ÂLİMİN ANLATTIĞI NOKTADA HEM FİKİRİZDİR. Herşey Onun içinde yüzer Nihâyet Allah’tan: “Ey yer suyunu yut! Ey gök suyunu tut” emri geldi. Mim ve Ayn harfleri  ile sıçrayış yapalım Mim Mâ suyu yani esir maddesi iken Ayn bakış demektir İnsan KEŞF SEYİR VE GÖZLEMCİ KONUMUNDA İKEN…

Hayatın Anlamını Bulmak: Logoterapi, Din Psikolojisi ve Varoluşsal Sorumluluk

Modern çağın karmaşasında kaybolmuş hissediyorsanız, yalnız değilsiniz. Çoğumuz, bir boşluk duygusuyla mücadele ediyor ve hayatımızın daha derin bir anlamı olup olmadığını sorguluyoruz. Varoluşsal bir boşluk hissi, hayatı ve eşyayı anlama çabası, sadece modern insanın en sık karşılaştığı sorunlardan biri değildir. İlk insanlıktan bu yana insanoğlu karşılaştığı her şeyi anlama çabasında olmuştur. İlk insanın anlama çabasını…

Kökten Ufka

Gönlü güzel insan, bugün sana bir hikâye anlatmak istiyorum…   Bazı ağaçlar vardır, kökleri o kadar derinlere iner ki, toprağın katmanlarını aşar. Fırtına çıktığında, yağmurlar günlerce yağdığında ya da mevsimler kurak geçtiğinde bile dimdik ayakta kalırlar. Çünkü kökleri onlara hem geçmişin hatırasını hem de bugünün gücünü taşır. İnsan da tıpkı o ağaç gibidir. Köklerimiz; çocukluğumuzda…

Ulu Ağaçların Gölgeleri mi, Müstakilliğin Yalnızlığı mı? (2)  

(…) En Büyük Yalnız, Allah’tır. Allah kendine özel seçtiklerini yalnız kılar; onları halkla beraber olsalar da, Kendisiyle birlikte tutar, Kendisine mahsus eyler. Eşya ve insanlardan onu ruhu itibariyle o kadar ayırır ki nihayette ona Hz. Peyamber (sav)’e bırakmadığı gibi, halil (insanî dost) bile bırakmaz. Çünkü O, Allah’ın halilidir. Nitekim Allah’ın En Sevgilisi Habib-i Kibriya Efendimiz…

Ulu Ağaçların Gölgeleri mi, Müstakilliğin Yalnızlığı mı? (1)  

  Ulu Ağaçların Gölgeleri mi, Müstakilliğin Yalnızlığı mı? Mutlak tercih konumunda her ikisi de hem isabetli, hem de isabetsiz bir tercih olabilir. Bu, o şahsın ilmî ve manevî konumuna bağlı olduğu gibi, kaderin kendisine biçtiği fıtrî ve tabii ki iradî misyona da bağlıdır. Ailevî yapının, içtimâî düzenin, zamanî ve mekânî şartların fıtrî ve iradî tercihler…

SÂYE

Kaçmaya çalıştığım o buğulu hakîkat Gölgem ile aramda ince keskin bir sırat Prangamı sökmeye çalışıyorum fakat Uçurumdan aşağı bir el itiyor beni Aynı el başlangıca çeviriyor dümeni Bu keşmekeş, ademde esrarengiz bir hâldi Birisi; cinnet dedi, diğeri cennet bildi Benimse güzergâhım ıssız âkîm bir yoldu Rastlasaydım aşığa görünürdü ahseni Belki nasiplenirdi gölgemin de deseni Kâinat…

Dünyayı Kıyamete Çağıran Olaylar

İnsanlığın son hızla yok oluşa sürüklendiği bu zamanda müslüman kalabilmek ne kadar zorlaştı. Halbuki insan olmak o kadar zor iken birde orda durmak daha da güç hâle geldi. Kıyametin yaklaştığını  belirten manevi ve ahlakî tüm alametler çıkmışken birde gözle görülür derecede fiziki ve doğal alametler görülmeye başlandı. Tarık yıldızının dünyaya yaklaşması gibi Zamanın kısalmasi ve …

Gelmekte Olan Tufan

Beşer büyük bir buhran, kaos  ve şaşkınlık içinde âdeta manevi bir tufan yaşıyor. Tufan hadisesi Kur’anda tekraren geçiyor, ki bu bizim için bir ibretlik levha gibi durmaktadır. Acaba o toplum helak olmadan önce nasıl bir manevi ve sosyolojik tufanı yaşıyordu. Gerçek tufanı hazırlayan nedenler, toplumu her cihetten, her yönden alçaltan şeylerdir. Bunun için şu klasik…

Kelebek

Kelebek deyince aklımıza dünyanın en güzel hayvanlarından biri gelir. Hepimizi büyüler, hiçbiri diğer eşcinslerindekilere benzemeyen kanatlarında doğanın en çarpıcı renklerini ve motiflerini taşıyan o narin yaratık. Her kelebek farklı farklı kanat desenlerine, renklerine sahiptir bilindiği gibi. Karakterleri de birbirlerinden değişik midir acaba? Havada umarsızca uçuşurken eşsiz bir zerafeti anlatır bu sevimli mahluk; insanlarda çok hoş…

Tanımlarımız

Herhangi bir konuyu ele alırken en evvel yapılacak olan şey, kavramlarımızı tanımlamak olmalı. Böylece anlaşabiliriz, anlaşılabiliriz. Herkesin hava gibi, su, ekmek gibi sürekli elinden, dilinden düşürmediği kavramlar olsa bile. Bunu yapabildiğimizce görebiliriz ki, çok farklı şeylerden bahsetme riskimiz her zaman için var imiş. Çok üstenci bir giriş oldu. Sanki bilinmiyor. Kendimle çelişiyorum. Ne olacak şimdi?…

Maymun Gibi

Öğleden sonraydı. Mahkemenin önündeki kalabalık azalmaya başlamıştı. Etraf muz kabukları, tüyler, kuş pislikleri ile dolu olduğundan yine iş başa düşmüştü. Süpürgeyi, faraşı alıp her yeri süpürmeye başladım. Gözlerim tam önüme düşen pisliğe takıldı. Kafamı kaldırdığımda kargayla göz göze geldim. Sırıttı. Ardından “Huh hah hah” ya benzeyen sesler çıkardı. Diğer kargalar bu çağrıyla arkadaşlarının yanına geldi.…