İstanbul’a Bahar Mektubu

İçimi döktüğüm şehre bahar gelmiş. Baharının etkisi yok düşümde, dünyamda İstanbul! Mutluluğun nasıl olur senin diye sorma. Hep böyleydin de deme bana. İstanbul, gözlerime bak ve gördüğünü anlat bana. Bahar mı gördüğün? Yanılıyorsun. Sen mi? Sen de değilsin görünen. Derine bak, daha derine cesaretin varsa. Yüreğime giden yoldan, Süveyda’nın harabelerine çıkan dönemece bak. Anla derdimi…

Hacca Haramla Gitme!

Nerdeyim ben? Sözde mana, manada söz kalmadı ise tövbe ederim! Rüyama yeniden döndüm. Gör ve bil ki sen bir gün mescidime geleceksin. Gönül mescidime geleceksin! Salâtını orada kılacaksın. Siyâmını orada tutacaksın. Kelâmını orada yazacaksın. Beni duyacaksın… Hacca haramla gitme! Hacca gitmeden önce bana gel ve benim önümde tavaf et! Bana bırak o haramları hacca gitmeden…

Aralık Kapı

  Aralık… Kapı aralık. Sessiz gecede. Issız yolda. Bir başıma. Karda kışta. Adımlarım boşlukta. Karanlığın ortasında. Bir ay ışığı kaldı dünyamda… İki yanım var iç içe: Çocuk yanım; hırçın, susmuyor, ağlıyor, sızlıyor, feryat figan… Diğer yanım; geçmiş karşısına, anlatıyor, tatlı dille, tebessümle, içten, gönülden, aralarına öğütler serpiştirilmiş masallar uyduruyor durmadan. Gecenin sonu gündüzdür, kışın sonu…

Ey Tarihin Rüyası, Ey Âtînin Yüksek Kararı

  Ey Hüseynî Hasan devlet! Ey Hasenî Hüseyn devlet! Ey can mehabbet! Yazılanalara bakmadan yazıldı(lar) sana! Ey himmet! Ey devlet..! Günahlarıma bakmadan yazdırıldığım mektuplarda gönül devletine yağdım. Belki küfürle yağdım. Ama Hak olduğunu bilerek yağdım. Küfrümü ancak senin hak devletin bilirdi. Kisrâlar yıkılalı nice oldu… Gel gör ki kisrâlaşmış nefsim bir türlü yıkıldığının farkına varamadı.…

YAĞMURLU ÂMİN’LER

Yağmuru ağlamadan anlatmayı beceremediğim günlerin birinde, “hiçbir havayı sevemedim dünyadan, yağmurda ıslanmayı özlediğim kadar…” diye şarkı söyleyen çocuğa rastladım. Büyük/lendiğim aklıma ters gelen çocukça şeyler anlattı ufak seslerle… Mantıklı ol, dedim, “gerçek” denilen dağlar var burada. Korkup geri dönmesi için, içinde sakladığını en çok çocuk yanıyla sevenleri yiyen canavardan bahsettim. Korkmadı. Korkmadan sordu üstelik: –…

Sünnet Minhâcı

 (1) – Hz. Peygamber’in 7 Sıfatı ve Dine Hizmetin 7 Prensibi –   Minhâcü’s-Sünnet Âyeti’nin Gölgesinde: Hz. Peygamber’in Vasıfları ve Peygamber Yolunun Prensipleri ﴾ لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ﴿  “(Ey insanlar ve ey araplar!) Size kendinizden bir rasul/elçi geldi. (O sizdedir ve) sizin herhangi bir zahmete…

Ayrılığı Tercih Edip Vuslat İçinde Sızlayanım

Cancağızım… Gönül yoldaşım… Allah’ın (c.c) Azamet’ini aracı yaparak meşgul olduğunuz anlarda beni gönlünüze hapsetmenizi istemiştim. Hatırlarsınız sabahın bitiminde ki halleri. O an ayrılışınızla bana Allah’ın (c.c) Celâlet’ini ve Azamet’ini azda olsa hissettirmeye çalıştınız. Öyle bir sefere râm oldum ki elem gecelerimde ağlayan kalpcağızım yine dayanamadı. Geçicide olsa ayrılığınız hicrana gark eyledi yüreğimi. Sırlar kezzâb. Sözler…

Bir Yaşanmışlık

Paylaştım sizlerle. Ben çok şey öğrendim ama siz ne anladınız bilmem mümkün değil. Zaten konumuz da bu. Birbirimizi anlıyor muyuz? Cevap veriyorum, açık seçik, net olarak, son kararımı söylüyorum. Hayır! Çıldırtıcı bir şey bu. Dostlarımız var, arkadaşlarımız, eşimiz, çocuklarımız, ailemiz, kardeşlerimiz… Yalnız kalmayı düşündükçe hafakanlar basıverir dünyamızı. Gerçek şu ki, hissetsek de hissetmesek de kabul…

Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir

Kelimeler ve kavramlar insan hayatı için çok önemlidir. Bu yönüyle kavramlar, herkes için bir araçtır. İnsanların bir kavramdan faydalanması için onu geliştirmesi gerekir. Eğer var olan kavramları geliştiremezsek kimsenin yeni şeyler söylemesi mümkün değildir. Bir kavramı geliştirmek demek o kavramın tüm inceliklerine vakıf olmak demektir. Yeni kavramların üretilmesi ise düşünce kapılarını ardına kadar açmamızı sağlayacaktır……

NÛR-U TEVHÎD

  Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla, Hamd; âlemleri esmâsıyla yaratan, nûruyla semâları, arzı ve tüm âlemleri tenvîr eden, hidâyet râhını her dem kullarının ebedî kurtuluşuna vesile eyleyen, rahmet ve merhametinden ümit kesilmeyen âlemlerin Rabbi Cenâb-ı Hakk’adır. Sonsuz salât-ü selâm; Rahmeten li’l-âlemîn, Sevgililer Sevgilisi, Râsûl-ü Kibriyâ, Hatemü’l-Enbiyâ, Eşref-i Mahlûkat, Ekmel-i Mevcûdât, Habîb-i Hüdâ, Nebîler Nebîsi…

KÖRPE GÖNÜL MAKAMI’NA…

Elest bezminden tanıştığımız kıymetli büyüklerimiz, sevgili dostlarımız! Kağıtlara gönüllerinin muhtevasını resmeden genç ruhlu düşünürler, olgun ve göynük dökümlüler! Modern yüzyılda belki fiziken birbirinden çok uzak yaşayan, ancak kalben ve ruhen birbirine yakın, hatta yan yana, omuz omuza, kol kola bulunan bizim Gönül Dostlarımız, Can! Şu Şubat soğuna inat, tâ ezel cânibinde ruhlar âleminden beraberimizde, içimizde…