HALÎLÜ’L-İNSAN : HALÎLU’R-RAHMÂN İnsânî Dost’luktan İlahî Dost’luğa

“… Saadet kendinin olan kuvvet demektir; umutla kâinata emniyet demektir. Varlıkların tam saadet verebileceklerine inanmak, geçici ve aldatıcı olana bağlanmaktır. Ruh ise kuvvetlerin kuvvetini yaratıcıdır. Ruhun bütünlüğüne ulaşamayan insan kuvvetsizdir. O benliğe yabancıdır, kâinatın kör bir esiridir. Bu insan, kuvvetini yok edici insiyakların tatminile iktidarsızlığa gömüldükçe benliğinden her gün bir parça uzaklaşmaktadır. (Mabedde) umumî bir…

Aşıklar (!) gördük kafirleşmişler. Mâşuk zannedilenleri gördük putlaşmışlar !

Bizi bekleyin. Seferdeyiz. Sabredin. Size söyleyeceğiz…. “Aşk” demiştik. Başka bir sevdâ değildi bu. Vedûd diyarının sesi idi Aşk ! Aşk idi “levlâk” Sahibi’ne kavuşan. Aşk idi Hz.Adem’e (a.s) maya olan ! Aşk idi “Benî Adem”e nur olan, huzur olan. Mâdem “Kâbemsin” demişti aşkın küçüğü Aşk’ın Ekber’ine ? Aşk idi sarhoş serserileri ayıltan ! Aşk idi…

Vuslat

Kavuşmak bir gündüz heyecanı, bir bahar nağmesi, kocaman bir umudu insanın. İçinde yıllarca arayıp dolaştırdığı çiçek… Bir ummanın nihayetini merak ettiğinde, bulduğun bir yunus balığı belki. Rüzgârın deli deli eserken çıkardığı ses… Dalgaların kıyıya çarparken çıkardığı o muazzam yayılışı… Vapurun kıyıya yanaşırken lastiklere çarpışının iç gıcırtısı… Her şey bir şeye kavuşuyor. Her âşığın bir maşuku…

Kırk Satır

Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben derdime nâmeleri dökülürken dilinden, bir derviş kalenderliğinde tevâzu örtüsüne bürünmüştü benliği. İnsan kendini kime şikâyet edebilirdi ki, kendini kendine dâhî şikâyet edemezken üstelik. Her vukû kendi irâdesine bağlı değil miydi insanın? Ah kesip atabilseydi kangren olmuş tüm merhabaları, yediği tokatın tadına doyamamış gibi diğer yanağını da çevirmemeyi becerebilseydi insan. Zannettiklerimin…

Uçurumun Kenarındaki Hayatlar: Dışlanmışlığın Vicdani Sorumluluğu

Reels izlerken bazı gençlerin bir kaç videosuna rastladım. Edindiğim izlenimlere göre; hayatı boyunca şiddet gören, kişiliği -çarpık ilişkilerin gölgesinde- fıtrata ters şekillenen, talihsiz hayatlara sahip, sayıları hiç de azımsanamayacak kadar çok bir sürü genç insan batılı bir takım bozuk güruhun “deforme olmuş ahlâki mirasçısı” gibi yakışmasa da kendilerine ait olmayan çok çirkin bir bayrak yarışı…

Sessizleşen Vicdan: Şeytanın En Ustaca Fısıltısı

İnsanlara beklemedikleri anlarda, beklemedikleri yönlerden pusu kurarak telkinlerini veren şeytan, fısıldadığı kötü düşünceleri etkili kılmak için kişinin vicdanının devreden çıkması gerektiğinin bilincindedir. Bu nedenle gerçek kimliğini saklar ve verdiği telkinleri insanlara vicdanlarının sesiymiş gibi göstermeye çalışır. Bunun için kullandığı yöntem ise, ‘Allah’ın adını kullanarak yaklaşmak’tır. Organize ordusuyla birlikte insanları gözleyen şeytan, onların zayıf noktalarını, nelerin…

Sokakta Beşinci Gün 2

    Yine isteksizlik vardı ama nedeni farklı idi sanki. Görünen o ki, sokağa alışıyorum. Bu iyi midir? Cevabını verebilmek için çok erken. Zaman hükmünü verecektir. İsteksizdim, çünkü birkaç gün önce sokakta aradığım cevaplarımla ilgili bir dostumla görüşmüştüm. Kadın ve inanç, dedim, en önemli iki konu. Kendim için cevaplarımı bulmalıyım. Kendime rağmen, gerektiğince, dayanabildiğimce tüm…

SAMİMİYETLE EBEVEYN OLMAK: KALPTEN KALBE BİR YOLCULUK

Her evin bir dili vardır. Kahkahanın eksik olmadığı evler de vardır, sessizliğin ağır bastığı evler de… Kimi evde çocuklar koşuşturur, kimi evde bir sandalye yalnız bekler. Ama tüm evlerin ortak bir duası vardır: “Birbirimizi anlayalım. Kaybetmeden sevelim.” Ebeveynlik, insanın kendi içine yaptığı en derin yolculuktur. Bir ucunda şefkat, bir ucunda sabır, bir ucunda da içimizi…

İdrakin Sınırları ve Kalbin İzdihamı

Gözler O’nu idrak etmez, Gözleri O idrak eder; öyle Latif, öyle Habîr’dir O. Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatandır. (Her an yaratan ve varlıkta tutandır.) Aynalar da susar. Ârif ifadesi ‘ayn’ına çarptığında anlarsın susman gerektiğini. ‘Ayn’ın sustuğunda aynalar da susar.Susar aynalar aynı olduğunda; yani kendine değil, kendi özüne bakmaya başladığında…

Özgürlüğün Sınırları ve Modern Birey

Modern birey dendiğinde akla, teorinin dışında, insanın algısında; eğitimli, çağdaş düşünen, farklı yaşayan, toplumla mesafeli, her türlü yeniliğe açık ve saygı duyan, bireysel yaşamayı seven, haz düşkünü (hedonist), bedensel haz ve doyumunu önemseyen, bencilce günü yaşayan, geleneksel değerlerinden arınmış, kendi standartlarında medenileşmiş bir „bedevi“ imajı şekilleniyor hafızamda. Modern yaşam biçimini içselleştirmiş bazı kişiler, şefkat, merhamet…