Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Talebelerinden Hekimoğlu İsmail Ağabey İle Nurlu Hatıralar

HEKİMOĞLU İSMAİL’İ İLK GÖRÜŞÜM/DİNLEYİŞİM: 1988 Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ni (1878-1960) ilk defa Zonguldak İHL’de ortaokulu bitirdikten sonra geldiğim Bursa İmam Hatip Lisesi’nde, Devlet Parasız Yatılı Yurdu’nda kalırken gitmeye başladığım bir Nur Dersanesi’nde, 1984 sonbaharında tanıdım, tanımaya başladım. Bediüzzaman’ın talebelerinden ilk tanıdığım şahsiyet de merhum Hekimoğlu İsmail ağabey (1932-2022) oldu, 1988 yılında, lise son sınıfta…

body of water between green leaf trees

Sen

Sen zincirlerle bağlansan da dostluğunu gecelerde faş et! Aşk yolunda ölmeye gelsen de vefânı “lâ ilâhe illallah” busenle ölümsüzleştir! Açlık midene vursa da sen ruhunu Aşk’ın sofrasında doyur! Nerede o yeminler? Nerede o duağı açılmamış geceler? Nerede o fistanı henüz yere değmemiş heceler? nerede? Nerede, doğdugu gece kelâma saklanan bilmeceler? Nerede cepheden geri dönmeyen Şehit…

snowy mountain

Hekimoğlu İsmail’in Aziz Ruhlarına İthafen

Asıl adı Ömer Okçu olmakla birlikte, “Hekimoğlu İsmail” adıyla tanınan “Minyeli Abdullah”ın yazarı, merhum ağabeyimiz, Hekimoğlu İsmail’in kaleme aldığı “Minyeli Abdullah” romanı çok okunan ve bilinen eserler arasında yer aldı. Kitapta anlatılan hadiseler güya Mısır’da geçiyor gibiydi, ama okuyan herkes benzer hadiselerin ülkemizde yaşandığına şahitti. Kitabın ilgi görmesinin bir sebebide belki buydu. Ömer Okçu Ağabey…

aerial view of fisherman on boat

İnsan Nereye, Nelere Koşuyor?

‘Aceleci olarak yaratılmış’ insanlar yüzlerini nereye çevirmiş, nereye ve nelere koşuyorlar? Kadın-erkek, genç-yaşlı, aynı kulvarda, eriştikleri anda yitirecekleri menzile yüzlerini çevirmiş acele acele koşuyorlar… Kiminin amacı mülk edinmek, kiminin uzun ömürlü olmak, kiminin sadece sevmek- sevilmek, kiminin yalnızca günü yaşamak, hayatın tadını çıkarmak… Kimi hedefine bedeninin bencil tutkularını koyuyor, kimi bilgi sahibi olup toplumda sivrilerek…

down angle photography of red clouds and blue sky

Âh İtidal Sen Ne Büyük Bir Sırsın / Kevser Sabâ Alkaya

Epiktetos: ‘’Kendinin efendisi olmayan hiç kimse, özgür değildir.’’ der. İrvin Yalom ise onu tasdikler mahiyette: ‘’Bize gereken duygudaşlık değil, kendi duygularımıza hükmedecek gücü tekrar kazanmaktır.’’ diyerek aynı hakikate temas eder. Sûfiler, insanın içinde üç önemli kuvve var der. Geçen yazımızda bu kuvvelerle giriş yapmıştık insan âleminin gizlerine. Bunlar; şehvet, gadap ve akıl idi. Mucizevi bir…

Hekimoğlu İsmail Ağabey’in Ufku / Yusuf Alptürk

Asıl adı Ömer Okçu olup, yazılarında kullandığı “Hekimoğlu İsmail” müstearı dedesinin adıdır. 1932’de Erzincan’da doğup, burada ilk ve orta öğrenimini bitirdikten sonra 1952’de Zırhlı Birlikler Okulu’ndan mezun olmuştur. Daha sonra astsubay olarak göreve başladığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 1972’de emekli olmuştur. 2009 yılı itibarı ile 80 baskıyı geçen, bir dönem yasaklanıp daha sonra serbest bırakılan Minyeli…

activity bicycle bike biker

Yaşamak İçin mi Çalışıyoruz, Çalışmak İçin mi Yaşıyoruz? / Zeynep Haşemi Bayraktaroğlu

Kapitalizm egemen olmaya başlayınca, tüketim çılgınlığı tüm dünya üzerinde yaşanmaya başlandı. 16. yy ve sonrasında Kapitalizm görünür hale geldi.  ABD nin keşfi, koloniler halinde abd kıtasına akın ederken Avrupa – ingilizler işgal – sömürü dönemini fiilen kapatıp ruhen kapitalist sistemle devam etti. Bin dokuz yüzlü dönemlere gelindiğinde artık sistemler hızla  kapitalist çalışma metodunu benimsedi. “Her…

abstract painting of nature

Kalbi Kırık Muhabbet Fedaisi / Fatih Sinan Yıldırım

Kalbi kırık bir muhabbet fedaisi ol(a)maz elbette.. olmamalı da zaten. Dünyanın kalbi kırıklarını onarmaya giderken sen kırılıyorsun, bu nasıl olacak ki!?. O zaman aklımıza hemen; “Gören görmez, işiten işitmez, anlayan anlamaz, sarsılan sarsılmaz, konuşan konuşmaz, söyleyen söylemez birisi mi olacağız?..” diye bir soru gelebilir. Yanıbaşımızdakilerle bir hayatın içindeyiz daim; sürtüştüğümüz, konuştuğumuz, bakıştığımız, darıldığımız, sevdiğimiz, gönül…

crescent moon on a pink sky

Hasedin Uykusu Hafiftir / Mücahit Güler

Haset kelimesi, başkasının sahip olduğu maddî veya mânevî imkânların kendisine geçmesini veya kıskanılan kişinin bu imkânlardan mahrum kalması yönündeki istek ve niyeti ifade eder. Haset öncelikle bir duygu ve temenniyle ortaya çıkar, bazen fiile dönüşür, bazen de dönüşmez. Hasedin yoğunluk durumu fiile dönüşüp dönüşmemesinde etkilidir. İnsanın, şahsın kendisine veya şahıstaki bir nimete haset etmesinin temelinde…

Gül’üm

Gülüm açmış zirvelerdeAğlamış yaşlar yanaklarındaYorulmuş eğilmiş yerlere Bir gün bahar gelir her yere diye. Sen açmışsın karlı dağlara karşıRenginin sıcaklığı eritmiş karıOkurcasına bir bahar neşidesiUmit kokun sarmış her yeri Gül sana geliyorum gündüz geceYollar yokuş ırak olsa daBir ümit uzanacağım yapraklarınaNe olur uzat bana beşaret ellerini.