Aşk..!

Bizi bekleyin. Seferdeyiz. Sabredin. Size söyleyeceğiz. “Aşk” demiştik. Başka bir sevdâ değildi bu. Vedûd diyarının sesi idi aşk. Aşk idi “levlâk” Sahibi’ne kavuşan.. Aşk idi Hz.Adem’e (a.s) maya olan.. Aşk idi “Benî Adem”e nur olan, huzur olan… Mâdem “Kâbemsin” demişti aşkın küçüğü Aşk’ın Ekber’ine.. Aşk idi sarhoş serserileri ayıltan. Aşk idi Allah’ı (c.c) anlatan. Aşk…

Sessiz Bekleyiş

Yağmura sayıyorum kelimelerimi ve biliyorum ki adına şahit suskun bekleyişi… Nicedir yağmıyor yağmur; yüreğime düşen adını savurup götüren rüzgârın şiarı yok yollardan. Badı sabahın telaşına serilen aydınlığın ellerine kına mı çalındı geceden? Bilen sorulmaz ki renk körü enelere zincir takılmış zamanın mevsimlerinde. Ah yağmur kokuna ağıtımı gözlerimden ellerime saldım. Mendilime düşen adını saçlarımdan bildim. Yağmur…

crescent moon on a pink sky

Enelik Makamı

Enelik Makamı Tugay Mola Gökler! Yerler! Dağlar! Rabbin teklifinden ürkerek kaçtığınızda insan nasıl da çalım satarak o teklifi yüklenip yükleyiverdi!? Herkesin vazifeden kaçtığı yerde insan “evet ben varım!” deme cür’etinde bulundu. Bir defa söz vermişti insan. “Vefâsız olmam” deyip benliğini konuşturuverdi. Ey insan! Emaneti emin ellerden yerlere düşürdüğünü ne zaman göreceksin?! Sen emaneti değil, benliğini…

Antakya

Yunus Emre, Mesihiyyetin gölgesinde ruhi seyrini tamamlamış bir gönül insanı, gönüllere taht kurmuş bir ülkü insanıdır. Taptuk’un kazanında kaynayıp pişmiş, dülger mürşidlerin elinde yontulup cilalanmış, çorak gönüllere Hızır iksirini, gök ilhamlarını boşaltan bir irşad dolabı haline gelmiş inanç eridir. Antakya’da Mesihiyyetin bir başka sevdalı şehidi, sonsuzluk yolcusu sevgili Dülger, Habib Neccar Hazretleri var. Antakya’nın ilk…

Sonsuzluk

Hep bir alışılmışlığın izi.. Zaten hep bizimle dediğimiz.. Kendine sonsuzluk biçip kendimize eklediğimiz.. Hep taze doğan bir şafağın mahmurluğuyla beklettiğimiz.. Alıştık işte, alışageldiklerimiz.. Bir gün aniden.. Hiç beklenmedik bir yerde.. Beklenmedik bir zaman.. Aniden gelen bir telefonla.. Yolumuzun önüne düşmesiyle.. Biniverecek olduğumuz bir dolmuşla, otobüsle.. Dank eden.. Aaa buradaki ev yıkılmış. Neden yıkılmış, niye yıkılmış?…

“Hayat Kısa… Kuşlar Uçuyor”

Gökyüzünde ne zaman uçan bir kuş sürüsü görsem hayatın kısalığı geliyor hatırıma. Ve ne zaman hayat gerçekten kısa diye düşünsem, “Evet” diyorum “hayat kısa, kuşlar uçuyor ve zaman hızla ölüme doğru akıyor…”   Bu sebeple dikkatli olmamız lâzım. O zaman dünya hayatına karşı da daha açık, şuurlu olabiliriz. Hayatımızda yok olacak şeyleri sıralayıp üstünü çizdiğimizde,…

body of water between green leaf trees

Sen

Sen zincirlerle bağlansan da dostluğunu gecelerde faş et! Aşk yolunda ölmeye gelsen de vefânı “lâ ilâhe illallah” busenle ölümsüzleştir! Açlık midene vursa da sen ruhunu Aşk’ın sofrasında doyur! Nerede o yeminler? Nerede o duağı açılmamış geceler? Nerede o fistanı henüz yere değmemiş heceler? nerede? Nerede, doğdugu gece kelâma saklanan bilmeceler? Nerede cepheden geri dönmeyen Şehit…

Hekimoğlu İsmail Ağabey’in Ufku / Yusuf Alptürk

Asıl adı Ömer Okçu olup, yazılarında kullandığı “Hekimoğlu İsmail” müstearı dedesinin adıdır. 1932’de Erzincan’da doğup, burada ilk ve orta öğrenimini bitirdikten sonra 1952’de Zırhlı Birlikler Okulu’ndan mezun olmuştur. Daha sonra astsubay olarak göreve başladığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 1972’de emekli olmuştur. 2009 yılı itibarı ile 80 baskıyı geçen, bir dönem yasaklanıp daha sonra serbest bırakılan Minyeli…

activity bicycle bike biker

Yaşamak İçin mi Çalışıyoruz, Çalışmak İçin mi Yaşıyoruz? / Zeynep Haşemi Bayraktaroğlu

Kapitalizm egemen olmaya başlayınca, tüketim çılgınlığı tüm dünya üzerinde yaşanmaya başlandı. 16. yy ve sonrasında Kapitalizm görünür hale geldi.  ABD nin keşfi, koloniler halinde abd kıtasına akın ederken Avrupa – ingilizler işgal – sömürü dönemini fiilen kapatıp ruhen kapitalist sistemle devam etti. Bin dokuz yüzlü dönemlere gelindiğinde artık sistemler hızla  kapitalist çalışma metodunu benimsedi. “Her…

abstract painting of nature

Kalbi Kırık Muhabbet Fedaisi / Fatih Sinan Yıldırım

Kalbi kırık bir muhabbet fedaisi ol(a)maz elbette.. olmamalı da zaten. Dünyanın kalbi kırıklarını onarmaya giderken sen kırılıyorsun, bu nasıl olacak ki!?. O zaman aklımıza hemen; “Gören görmez, işiten işitmez, anlayan anlamaz, sarsılan sarsılmaz, konuşan konuşmaz, söyleyen söylemez birisi mi olacağız?..” diye bir soru gelebilir. Yanıbaşımızdakilerle bir hayatın içindeyiz daim; sürtüştüğümüz, konuştuğumuz, bakıştığımız, darıldığımız, sevdiğimiz, gönül…

grey concrete pyramids on the middle of the dessert during daytime

Yusuf Gönlüm

Ses İskenderiye’den geliyor gibi gözükse de, o nefes ötelerden gelmişti. 111 ayetle 3 safhayı iç içe girmiş boyutlar halinde seyredebilenlere selam olsun… “Ya ebetî!” … “Ey babacığım… Güneşi, kameri, kevakibi bana secde ederlerken yakaladım”. “Ya Buneyye!” Aman oğulcağızım ! Ey biricik cancağızım… Ey kutlu tâcım… Sakın hikayeni kardeşlerine anlatma. Onlara hikayeni anlatma ki şeytan da…