body of water between green leaf trees

Sen

Sen zincirlerle bağlansan da dostluğunu gecelerde faş et! Aşk yolunda ölmeye gelsen de vefânı “lâ ilâhe illallah” busenle ölümsüzleştir! Açlık midene vursa da sen ruhunu Aşk’ın sofrasında doyur! Nerede o yeminler? Nerede o duağı açılmamış geceler? Nerede o fistanı henüz yere değmemiş heceler? nerede? Nerede, doğdugu gece kelâma saklanan bilmeceler? Nerede cepheden geri dönmeyen Şehit…

grey concrete pyramids on the middle of the dessert during daytime

Yusuf Gönlüm

Ses İskenderiye’den geliyor gibi gözükse de, o nefes ötelerden gelmişti. 111 ayetle 3 safhayı iç içe girmiş boyutlar halinde seyredebilenlere selam olsun… “Ya ebetî!” … “Ey babacığım… Güneşi, kameri, kevakibi bana secde ederlerken yakaladım”. “Ya Buneyye!” Aman oğulcağızım ! Ey biricik cancağızım… Ey kutlu tâcım… Sakın hikayeni kardeşlerine anlatma. Onlara hikayeni anlatma ki şeytan da…

grey concrete pyramids on the middle of the dessert during daytime

Nâr-ı Hûb

Nâr-ı Hûb Tugay Mola NÂR-I HÛB Geceler siz söyleyin, hani nerede rahmet?Şafağın söküşü nerde Ey Şâh-ı Azamet?Bugün bayram, yüzlerdeki sevince alâmet.Eşiklerde yine ben! Dediler ki “az sabret” Cibril-i Emin inmez ki arza, bekleyeyim.Sancılarım yükselir şâha, hemen öleyim!Gözlerim Yâkub! Nâr-i beyzâ cehennemdeyim.Sinem kan revan Kerbelâ, çaresiz yerdeyim. Sevinmek hayal, zira Mâh-ı Muharrem î’dim.Asrın dehlizinden gelir bu…