KIPIRTILAR

Niyedir bu hüzün, mum ışıklarındaki? Nedendir ağarmayan ufuklar, gecedeki koyu karanlık? Her hadise bir varoluşun sancısını çekiyor, amenna! Ama okuyamamak olayları, yaşanılanları yorumlayamamak, ne yaman çelişki Yâ Rabbi! Bunca çığlığın içinde sağır olan kulaklar… Bu kadar ağır hadiselerin önünden, görmeden geçen gözler. Sessiz bir girdapta kaybolan hüzn-ü elîm. Bu diller, bu yürekler hakkı haykırmalıydı oysa.…

ZITLIKLAR

Sokak lambaları her gece karanlığı aydınlatırken, bizim buralarda ne işimiz var diyorlar mıdır acaba? Kendimiz gibi aydınlık olan yerlere gidelim diyorlar mıdır? Bazen hayat böyledir. Terslikler, zıtlıklar bir aradadır. Herkes usulca görevini yapar. Karanlık karanlığını, aydınlık aydınlığını… Alayişi nümayişi yoktur hadiselerin. Bir örgüdür her şey ve her ilmek olması gereken yerdedir. Bu bir kusur mudur,…

Yenilikler

Yeni adımlar atmalı insan. Yeni şeyler söylemeli lisanı. Kendini yenilemeli, kendini dinlemeli. Sessizliğin, sükûnetin ve huzurun tadına bakmalı bazen. Ufkunu genişletirken ruhunu dinlendirmeli. Kendini yenilerken ruhunu harap etmemeli. Hayat yolculuğumuz çok erken başlar bazen. Daha kendimizi tanımadan, hayatı, insanları tanımaya başlarız. Ruhumuzun labirentlerinde kendimizi kovalarken, içinde bulunduğumuz hayat merdivenlerinde çok şeyi arkada bırakmak zorunda kalırız.…

Asuman Yıldızları

Şefkatin sınırsız ufkunda, merhametin engin buudunda yakınlaştı insanlar. Suya atılan taşın halelenerek genişlemesi gibi şefkat burcunda tulu’ eden Rahmet Peygamberi’nin (asm) etrafında birleşti. Omuz verdi, el attı, yüreğini, canını koydu ortaya. Nefesini üfledi, aşkını körükledi ve bir mutlu asır çıkardı ortaya. Asr-ı Saadet dendi adına. Yıllar sonra bile heyecanla anlatılan mutluluk asrı… Kalplerin ortak bir…

AYRILIK

İçimde kocaman bir hüzün yumağı. Yaptığım her şeye siniyor gibi düşündüğüm. Sevdiği ne varsa onu yapayım, konuşmaktan hoşlandığı ne varsa onlardan keyifli sohbetler yapalım, dinlediğimiz müzikler, keyif aldığımız filmler. Her şeyi baştan tekrar konuşalım dediğim… Ama hepsine, her şeye biraz sinen o ayrılık acısı… Sürekli zihnine gelen düşünceler… Üç beş gün sonra gidecek ve bir…

Pas Lekesi

İçimde bir burukluk, bir hüzün, ya da adını koyamadığım birşey işte. Her yer beton, her şey soğuk, duvarlar ruhsuz, ışıksız… Karşıdan bakana ne kadar korkunç geliyordur burası. Her yerde demir parmaklıklar, soğuk koridorlar… Ama içinde iken bir garip oluyorsun. Ne hisseseceğini bilemiyor gibi. Beynin, kalbin donmuş gibi oluyor. Kalk diyorlar kalkıyorsun, yat diyorlar yatıyorsun, yemeğin…

ISPARTA’NIN KALBİ BARLA’DA ATIYOR

Ne kadar zormuş damlaya ummanı sığıştırabilmek. Tek bir çiçekle baharı, baharları anlatabilmek. Bir mum ışığının titrek alevinde bütün karanlıkları delebilmek, ikbale uzanan yolları aydınlatabilmek… Nur’a sevdalıları, meftunları, dostları, kardeşleri, talebeleri ve fedaileri aynı satırda buluşturup sunabilmek… Şehirlerden bir şehri, Nur şehrini, gül şehrini, Isparta’yı yazabilmek, yansıtabilmek… Zormuş. Risale-i Nur bu şehirde, bu vatan toprağında yazılmaya…

Sonsuzluk

Hep bir alışılmışlığın izi.. Zaten hep bizimle dediğimiz.. Kendine sonsuzluk biçip kendimize eklediğimiz.. Hep taze doğan bir şafağın mahmurluğuyla beklettiğimiz.. Alıştık işte, alışageldiklerimiz.. Bir gün aniden.. Hiç beklenmedik bir yerde.. Beklenmedik bir zaman.. Aniden gelen bir telefonla.. Yolumuzun önüne düşmesiyle.. Biniverecek olduğumuz bir dolmuşla, otobüsle.. Dank eden.. Aaa buradaki ev yıkılmış. Neden yıkılmış, niye yıkılmış?…

light bulb beside books on shelf

Ânın Hâleleri

Gönül ummanının hâlelendiği, hârelendiği yerde duran, durdurulan bir gönl-ü hazindir içim. Hâlin aynasına ezel gelir, mazi vurur, istikbâl bakar. Ama sen beni hep ilerde zannedersin. Hep yürüyor, koşuyor, ilerliyor görürsün. Oysa ânımdır benim gönül çeperim. Duamdır şimdim. Durduğum yer mazinin gölgesi, istikbâlin şafağıdır. Ben sadece âna üflerim. Ey dost! Bana hâl, sana istikbâl aynalar. Hicranıma…

Ahlak-ı İslamiye Üzerine

AHLAK-I İSLAMİYE ÜZERİNE Havva KÜÇÜK KONUR Ahlak su gibi, hava gibi her yere giren, sızan, kendine benzeten, dönüştüren bir yapı. Karakter, huy anlamında da kullanabildiğimiz ahlak, insanın gerek kendi başına kaldığında, gerekse insanların içerisindeyken sergilediği, kendini oluşturan yapıtaşına denir. Ki bu yazıda da karakter anlamındaki ahlaktan bahsedilecektir. Ahlak-ı İslamiye, müslümanlığı üzerinde gösterme, sergileme, yaşatma tavrı.…