Kırk Satır

Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben derdime nâmeleri dökülürken dilinden, bir derviş kalenderliğinde tevâzu örtüsüne bürünmüştü benliği. İnsan kendini kime şikâyet edebilirdi ki, kendini kendine dâhî şikâyet edemezken üstelik. Her vukû kendi irâdesine bağlı değil miydi insanın? Ah kesip atabilseydi kangren olmuş tüm merhabaları, yediği tokatın tadına doyamamış gibi diğer yanağını da çevirmemeyi becerebilseydi insan. Zannettiklerimin…

Zincirli Ömür Tamlaması

Akreple yelkovanın kavuşmamak için and içtiği gecenin içinden, derdine bir türkü saplanmış insanın içine nazar eyle gel.. Gel ki; çareyle çilenin ne kadar hısım ve bir o kadar da hasım olduğunu göresin. Gör ki; gökkubbenin kimisine yâr kimisine dâr olduğunu bilesin. Bir şiirin mısrasında yitirdiğin hayallerine sarıl ve öyle gel. Ana kucağından, baba ocağından, yâr…

Çisenti

    İnsanın, isyânın, ikrâmın ve sevdânın sahibine hamd ile.. Asırlar boyu sevda denilen er meydanında; gölgesine sığınan, gölgesinden kaçan ve gölge olanlar kendileriyle çarpıştı. Kiminin amacı zaferdi; bir gül uğruna küle dönmeyi göze aldı. Kimi oraya nasıl ve neden geldiğinin bile idrâkinde değildi; kalbinde patlayan bir tomurcuğun heyecanıyla yetindi. Kiminin revan olmak için can…

SÂYE

Kaçmaya çalıştığım o buğulu hakîkat Gölgem ile aramda ince keskin bir sırat Prangamı sökmeye çalışıyorum fakat Uçurumdan aşağı bir el itiyor beni Aynı el başlangıca çeviriyor dümeni Bu keşmekeş, ademde esrarengiz bir hâldi Birisi; cinnet dedi, diğeri cennet bildi Benimse güzergâhım ıssız âkîm bir yoldu Rastlasaydım aşığa görünürdü ahseni Belki nasiplenirdi gölgemin de deseni Kâinat…

LEYÂL’İN SON YARGICI

Âdem’in yuttuğunu kus ey âlem-i ekber Toprak almıyor artık, göğün sırtında makber Kan damlıyor göğsüne çiğnendikçe yakutun İblisi alkışlıyor kendine tapan putun Ne gedâ ne şah olan yaşamak virasında Kaldı dilsiz ve dinsiz, ikisi arasında Açıldı perde perde kuytuda saklanan giz Ayân değil miydi hâl, yoksa sen miydin aciz Kulağına üflense âh, İsrafilin sur’u Neresinden…