Bizi bekleyin. Seferdeyiz. Sabredin. Size söyleyeceğiz….
“Aşk” demiştik. Başka bir sevdâ değildi bu. Vedûd diyarının sesi idi Aşk ! Aşk idi “levlâk” Sahibi’ne kavuşan. Aşk idi Hz.Adem’e (a.s) maya olan ! Aşk idi “Benî Adem”e nur olan, huzur olan. Mâdem “Kâbemsin” demişti aşkın küçüğü Aşk’ın Ekber’ine ? Aşk idi sarhoş serserileri ayıltan ! Aşk idi Allah’ı (c.c) anlatan. Aşk ile birbirlerine kavuşmuşlardı. Ensar-Mucahir ! Aşk idi Ezelî Nur ! İlk beste ! Sallâllâhu aleyhi vesellem !
Aşk mı dedik ? Nerede o aşklar ? Nerede o sevda ? Vefa ? Bir yığın cefâ ! Sağa baksan cehennem azabı ! Sola baksan zakkum kezzâbı !
Satılması-atılması mümkün olmayan Aşk’ı görmeye gel ! Aşk idi Şems’lerden keskin olan. Aşk, atomlardan engin olan. Aşk idi tanrılaşmış zâlimlerin elindeki Bilal’leri “Ehad” laştıran. Aşk idi “abese” ile göz veren. Aşk idi kulaklarını kaybetmişlere gönül veren. Aşk, mîraç ! Hayat Aşk ! Aşk’a gel… Meşk’e gel… Sana da yer var burada…
Aşk şarabı var… O’nunla sarhoş oluruz. Vedûd ile sema edenlerin meclisi burası. “Ya Vedûd el- Aşk” der el çırparız….
“Vefâ peygamberi” (s.a.v) demişsiniz. Takdîriniz, az bile gelir. Doğurusu mest olduk aşkınız ile ! Müsaade ediniz “ vefâyı kendisine âşık etmiş Aşk Efendimiz” diyelim…. . Vefâ var ise Aşk vardır. Aşk’ın Ekmel’i.
Allah (c.c) aşkı… Nebi (s.a.v) aşkından başka aşk mı yakalayan olmuş ? Kim “aşk(!)” dediğine kavuşabilmiş ki ? Kimler “aşk(!)” dedikleriyle ebedlere kadar beraber yaşayabilmişler ki ? Kim “aşk” bildiğine ölünce yatağında, bağında, bahçesinde yer verebilmiş ki ?
Aşk(!) dedikleri hep gömülmeye mahkum oldular ! Nebi Aşk’ından gayri gömülmeyen aşklar var ise nâmerd olalım ! O’nun (s.a.v) Aşk’ından başka bütün aşklar (!) ölmeye ve hemde ezilmeye mahkumdurlar ! O (s.a.v) Allah’ın (c.c) “habîbim” diyerek temelini attığı kâinat Aşk’ıdır ! Keşke idrak edebilseydik.
Sancılarla veled doğurtanı aşk mı sandın sen ? Hatibi hem kâtibi helak eden hâllere aşk mı diyecektin ? Neler helak olmadı ki aşk gambazlığı yapanlar helak olmasın ? Önüne gelen aşktan bahseder oldu. Eğer yaşadıkları aşk doğru olsaydı kitapları yangına verecek Aşk saltanatları olurdu. Hani nerede ? Alevlerde be alevlerde !
“Şeyhim” der yatar yere ! “Aşkım” der atar kendini. Kardeşim, cananım, habibim, göz nûrum, … Ne ararsan var ! Hepsi koca bir yalan ! Uyan ey insan ! Hani aşklar ? Var ise bir aşk, Hz.Muhammed (s.a.v) Aşkıdır ! O’nun (s.a.v) Aşk’ı güneşin doğup-battığı yerleri geçer. O’nun Aşk’ı gariplerle can oldu !
Ah Aşk ! Birde seni aşk edinebilseydik!
Avdet zamanı kapı ağzında …
Yollar bir yerde biterler. Aşk yolu sonsuzdur. Sonsuz Nur ile o Aşk yolunu tadmak var olsun kaderimizde. Sema çekerek yürüyelim. Eller çırparak, şarkılar söyleyerek aşklaşmak var! O halde ne durursun ? El çırpamazsan sema çek. Bir şarkı söyleki sarhoş olalım Aşk ile gönül kâbelerimizde.
Arş ! Arz ! Nedir ki ? Sen Aşk’ın Nuruna talib ol ! Arşı aşan O Aşk’a gel sen ! Sidre kuşu bir yere kadar O Aşk’ı yakalayabildi. Sen de bir sidre kuşu ol ki o Aşk ile kanatlan. Aşk (s.a.v) isteyenler her gece uçarak sefere çıkarlar. Bu bir nimettir. Gökten inen iltifattır. Bu candır, nefestir ! Anlayanlara ve yaşayanlara selam olsun!
Aşıklar (!) gördük kafirleşmişler. Mâşuk zannedilenleri gördük putlaşmışlar ! Kimseden ses çıkmıyor ! Yalan ve lânet ortada zar atıyor ! Diller lâl ! Hiç kimseler “aşk” dedikleri vaz geçilmesi (!) tanıyamıyor ! Karanlık bir âlem ! Âdî bir koku ! Kezzablaşmış şarap !
“Hayır, olamaz ! Bu değildi benim aşkım” diye inkâra kalkışanların hesap saatinde inkara devam ettiklerini seyrediyoruz … İçimize bir acı düşüyor. Seferimiz sekteye uğruyor. Hüzün çöküyor gözlerimize ve ağlıyoruz! Ağladıkça ağırlaşıyoruz. Ağırlaştıkça Aşk’ın kanadlarını arıyoruz. Uçmak istiyoruz gökler üstünde…
O Aşk mâşuklarıyla reftâre geçerken seyreder gibi oluyoruz…
Allah’ım bizlerede bu yolda O Aşk’ın (s.a.v) aşkını nasib et ki gerçek aşkı tadanlardan olalım. Âmin..
Selam olsun o Hub Aşk’a (c.c) !
2/05/2006

