EdebiyatEkim '25Sezgin KaradağŞiirYazarlar

Terkedilmiş bir öykünün başkahramanı olarak duruyorum karşında

Sözüm bela kokulu

Nefesim intihar…

Bağrına saplansam

Koyu bir hicrân fışkırır oluk oluk

Dolunca gözlerin

Taşırma sakın içinden içimi!

Bıraktığın yerden değiyorum sona

Hoşçakal Serâ!

Bir oyunun tam ortasında

Kandırılmış bir çocuk

Eline tutuşturulan kokuşmuş vaatler

Ve perde arkası ihanet…

Madara olurken cümle âleme

Aşka düşe kahroldum her sahte alkışta.

Ne varsa bir kahramana yakışan

Göğüsledim hiç çekinmeden

Kırdım

Döktüm

Dağıttım

Dağıldım…

Oysa şimdi

Ne dağılacak derdim

Ne de dağıtacak dermanım var.

Bu oyun ağır bana

Bense bu oyuna

Yoruldum…

Hoşçakal Serâ!

Kuğuları seyretmeye gidecektik hani

Berraklığında hüznü

Dinginliğinde mâsumiyeti…

Griye çalmış bu kente inat

Ahenge dalarken gözler

Buluşacaktı aynı anda ürkek sözler:

“Ez te hezdıkım”

Lakin gözler çok geldi

Sözler ağır…

Belki aşk,susmaktı biteviye

Susup donmaktı ölesiye

Korkmuyorum artık sus/a/maktan

Çığlığım tüm düzeni yakıp yıksa da

Haykırıyorum…

Hoşçakal Serâ!

Uçurumvari boşluklardayım şimdi

Gökyüzü maviliğinde umutlar üşüşürken beynime

Ürkütmüyor artık ayrılığa çakılmak

Düşüyorum değmeden hiçbir şeye.

Müstehzi gülüşünle:

“Aşk tekildir,çoğaltmamalı daha fazla” deyişin

Zonkluyor hala göğsümün kafesinde.

Hiçbir dilde anlamayışın

Mâsum bir duyguyu

Ayaklar altına alıp hırpalayışın

Ve atılan her adımda korkakça kaçışın

Utandırıyor beni sefil halinden.

Biliyorum…

Mübrem bir cezaydı aslında

Sanadır sanma!

Kırgınlığım

İyice bunamış ruhuma.

Hükmümü giydim…

Hoşçakal Serâ!

Bir ölüm sabahı

Henüz uyanmamışken kanayan yaşamalar

Usulca sıyrılıyorum öykünden

Daha yalnız bir şiir alıyorum içime.

İki büklüm etse de ağrısı

Anıları bozdurup

Dindiriyorum kan kusan sancılarımı.

Bozkır kıraçlığında

Nice kıtlıklarla boğuşup

Telef olurken düşlerim

Avuç açmadan mahsulunden bir tutam artığa

Taze bir umut biriktirdim ruhumun küflenmiş ambarına.

Stokladığın hüzün karası sözleri yakıyorum bir bir

Cayır cayır bir yangın sarsa da gövdeni

Kaç hortum gözyaşı söndürebilir ki bu öfkeyi?

Kim kurtarır rezil niyetini?

İhanet boşluğundan sarkıtıp hasreti

Gücenmeden hiçbir sona

Deliren yalnızlığından at kendini.

Bak!

Biçimsiz bir kefen diktim sana

Çok gelse de ölüm

D/övünüp sakın inkara sığınma!

“Her nefis tadacaktır…”

Hoşçakal Serâ!

Sana bir ömür telaşı

Bir de kızılcık kıyamet bırakıyorum

Mahşer sessizliğinden soyunurken sesim

Mırıldandığın tüm duaları son kez yinele.

Depreştiğinde korkular

Kabarmış defterine boşuna kâtip arama!

Hesaptır bu

Şaşmaz mizan…

Ne bir eksik

Ne bir fazla

Şahittir yüreğim…

Hoşçakal Serâ!

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment