Kâbe-i Kalbimin Mevlânâ’sı: HÛBİSTANIM!
Ey lemhatül‐basar sevincim… Gecemin muğannîsi bülbül-i şâdân şakıyor. “Aşk eğer rûz‐i ezel der (içinde) dîl ü dîvâne nebûd (yok idiyse) tâ ebed! Zirge (zira) felek nâle‐i (inilti) mestâne nebûd (yoktur)!’’ Ben de derim ki: Ey Sübût! Ey Vücûd! Eğer aşkım ezel gününden beri gönlümde dîvâne değildiyse, bârî tâ ebede kadar feleğinin altında nâle‐i mestânen olayım! Ey Umut! Ey Sükut! Ey Nutuk! Ey Ufuk! Eğer azabım ebed gününden beri gönlümde vîrane değil idiyse, bâri tâ ezele kadar meleğinin yâdında Kâbe‐i Dosthânen olarak kalayım. Ey Hubistân! Ey Aşkistân! Ey İnan! Ey Ezan! Ey Her An! Ey benden çok uzak olan! Ey bugün (şu anda) hatırımdan geçerken yok olan! Ey bende çok uzak duran! Hatırımdan geçerken uzağımda yanıyorsun. Uzağımdan…