Ankara merkez vaizliği yapmış Nur talebelerinden Osman Aydın Hoca (1929- ?), Üstad Bediüzzaman’ın 23 Mart 1960’da vefat haberi üzerine “Elveda” isimli şu şiiri kaleme almıştır.
ELVEDA
-Büyük Üstadım Bediüzzaman Hazretlerine-
İşte geldi çattı ayrılık derdi
Bin türlü elemi bizlere verdi.
Gam, keder postunu gönlüme serdi.
Üstadım, firakın yaktı dağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Acı haberlerin gönlümü dağlar
Bayram geldi, fakat kalbim kan ağlar
Bilmem yaramızı bizim kim bağlar
Üstadım, firakın yaktı dağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Boyunlar büküldü, çehreler duruk
Boğazda döğüldü, sesimiz kırık
Bütün kardeşlerde derin hıçkırık
Geliyor, sel gibi aktı, çağladı.
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Ansızın ayrılık geldi kapıya
Gözyaşı bıraktı Nurdan yapıya
Dostla vuslat için terhis tapuya
Gözler pınar gibi aktı, aktı, çağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Elveda dostlarım, ayrıldı Üstad
Nemli gözler ile ediyoruz yad
Kur’ân okuyalım ruhu olsun şad
Üstadım, firakın yaktı dağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Yaramıza merhem Risale-i Nur
Derdine dermanı hep onda bulur
Kat’î bir hüccettir Risale-i Nur
Bizlere tesellî verip ağladı
Üstadım, firakın yaktı dağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Üstadım, gidersin sen bâki yere
Viran kalbim kırık, vücudum bere
Al götür beni gittiğin yere
Firakın bizleri yaktı dağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Aydın’ın derdini açtı da açtı
Kanlı yaşlarını etrafa saçtı
Daha da söylerdi dili dolaştı
Üstadım, firakın yaktı dağladı
İnsanlar, mahlûkat, semâ ağladı.
Osman Aydın / Emirdağ, 23 Mart 1960.
BEDİÜZZAMAN MERSİYESİ
Bediüzzaman’ın 1948’deki Afyon mahkemesinde avukatlığını yapmış olan Hulûsi-i Bitlisî (1881-1967) de, onun vefatının ardından bir Mersiye yazmıştır. Seyyid Salih Özcan’ın neşrettiği Mayıs 1960 tarihli Hilâl mecmuasında, Bediüzzaman’ın vefatı üzerine “Kalender Asrî” imzasıyla (müstear adıyla) yazdığı mersiye şöyledir:
Bediüzzaman’dır Said Nursî,
Bitlis, Van beyninde gelmiş dünyaya,
Urfa’da o nurlu asırlık dâhi,
Kadir gecesinde erdi Mevlâ’ya,
Ramazan’dan mâlûm Kur’ân-ı Kerîm,
Kadrini göstermiş arz-ı semâya
Dünyada esirdi, Cennette hürdür,
Hayatta sadıktı, haklı dâvâya;
Peygamberin ceddi Halilurrahman,
Said’i yükseltir, Arş-ı Âlâya,
İbrahim Halil’e Nemrud’un zulmü
Tarihen intikal etmiş uhraya,
Bediüzzaman’ı medenî devran,
Neden esir etti, her esirrâya;
Beynelmilel Ağa Han’lar, Gandiler,
Dinde uymuş muydu asrî sevdaya?
Onlar kanaatta serbest yaşadı,
Saik de oldular haklı iğvaya,
Said’e tarikat isnad edenler,
Dönmedir, kapılmış ehl-i havraya,
Yakındır kıyamet şeksiz hesapla,
Sıratlar, mizanlar kaldı ferdaya;
Meryem ismetine şahid Saidi,
Şakîler uğrattı hep iptilâya;
Yüz otuza bâliğ nurlu âsârı,
Yaşar armağandır, bağlı manâya;
Tahtı, İslâmın kalbinde sabit
Said baş eğmezdi zulme, ednaya;
Mücevher tarihle misafir olsun,
Şâhımıza, Hâtem-ül Enbiyaya.
Kalender Asrî (Hulusi-yi Bitlisî)