Aralık '22EdebiyatHavva Küçük Konurlight bulb beside books on shelf

Gönül ummanının hâlelendiği, hârelendiği yerde duran, durdurulan bir gönl-ü hazindir içim. Hâlin aynasına ezel gelir, mazi vurur, istikbâl bakar. Ama sen beni hep ilerde zannedersin. Hep yürüyor, koşuyor, ilerliyor görürsün. Oysa ânımdır benim gönül çeperim. Duamdır şimdim. Durduğum yer mazinin gölgesi, istikbâlin şafağıdır. Ben sadece âna üflerim.

Ey dost! Bana hâl, sana istikbâl aynalar. Hicranıma hükmeden bir âlemdesin orada. Durulmaya başlayan sular çıkarır seni bana. Görünür, gelirsin. Kalbime hükmedersin. Beni ihtizaza getirirsin, kimbilir!

Demlenmeye bırakmalı belki hayalleri. Bir akşam üzeri merhaba diyebilir o zaman. Belki üzecek seni, belki çok geç geldi diyeceksin. Ama sabırla koruk üzüm olur demiş atalar. Umulur ki yeni hisler girer muhayyilene, yeni farkındalıklar açar gönül bahçende. Yeni çiçekler açtırırsın içinde. Sabrınla yeşerecek baharın, sabırla gelecek adımların..

Elini uzatsan dalgalanır belki yine, tutamazsın. Kırılsa kırılır, tutunamazsın. Bir mum yakarsın gündüze, güneşe, yaşanmışlıklara dair. Olduğun hâlinde duramazsın. Bir renk olur, düşer teknene. Dalga dalga yayarsın içine. Ya da bir nota olur, düşer kanununa, tamburuna, neyine… İçli içli okur, duyamazsın. Nihavend, Hicaz olur, dinlersin. İki damla gözyaşı olur nihayetinde. İplik iplik süzersin yanaklarından.

Kendini bulmak, tanımak, kendine dokunmak aynada, bu kadar zor olmamalı aslında. Bazen kendinsin gördüğün, bazen ruhun, dostun, labirentlerin haddizatında. Ama ne olursa olsun yılmamalı yolculuktan. Yol kimi zaman maverayı getirecek önüne, kimi zaman âsumanı, vâveylâyı.

Her halukârda sonsuzluktan bir damla düşürecek önündeki ayna. Ve sen eline alıp gülümseyeceksin.
Bahtına ne çıkarsa…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment