YÂ RAB AŞKIN OLAYIM!

Bu sabah ellerimi göğe kaldırırken gözlerimi yere ağdırdım. O lahzadaki ishâbımı nasıl söyleyecektim ki? Iyâzen billah neler söyledim bilemiyorum. Hârut sahibi değilim ki Bâbil’deki kuyuda kıyametimi bekleyeyim. Feresim, sidrem ferec bahşeder mi? Harab dergâhım mi‘raca erer mi ki ? Sözlerimde bedâhet olmasa bile, senin gönlünde keramet olsun. Ateşgâhımdaki sükûtu geçer mi ki? Gönlümdeki rezalet olsa…

HAYATIN FAY HATLARINDA YAŞAMAK…

Parçalarla oluştu insanoğlu. Hep yarım, eksik kaldı. Önce çamur, sonra ruh… Ne kadar bütünleştirilse de arada bir ayrım, kırık kaldı. Bir parça içinde binlerce parça… Yaşarken bu parçalar birbiriyle iç içe geçmeye, sürtünmeye, çatışmaya başladı. İnsan artık içinde taşıyamayacağı bir enerji doğduğunda bunu dışarı atıyordu. Bazen bir yanardağ, deprem, çeşme, söz veya öfke gibi… Duygu,…

YAŞADIĞINIZ GİBİ ÖLÜRSÜNÜZ!

Hem bir müjde, hem bir ikaz bu nebevî beyan. İlk kez duyduğumda kalbimi titreten… İnsanın ölümü yaşantısının mührüdür; işbu yüzden hüsn-ü hâtime dilemiş erenler. Hüsnü hâtimeyi ilk kez mürşidimden duymuştum. “Hüsün” güzel, “hâtime” ise son demek; yani güzel son. Hasaneyn efendilerimizin isimleri de aynı kökten. Hz. Hüseyin ve Hz. Hasan. Hüsnün asıl sahibi Hz. Allah…