Aralık '25Canan SayDüşünceİlim

Her evin bir dili vardır. Kahkahanın eksik olmadığı evler de vardır, sessizliğin ağır bastığı evler de… Kimi evde çocuklar koşuşturur, kimi evde bir sandalye yalnız bekler. Ama tüm evlerin ortak bir duası vardır: “Birbirimizi anlayalım. Kaybetmeden sevelim.”

Ebeveynlik, insanın kendi içine yaptığı en derin yolculuktur. Bir ucunda şefkat, bir ucunda sabır, bir ucunda da içimizi yoklayan o tanıdık fısıltı vardır: “Acaba yeterli miyim?” Bu yolun bir noktasında çocukla değil, kendi içimizle konuşmayı öğreniriz.

Kalpten İletişim: Çocuğu Gerçekten Duyabilmek

Bir çocuk çoğu zaman kelimelerden önce bakışlarla konuşur. Sesimizdeki titreşimi, yüzümüzdeki gölgenin anlamını, duruşumuzdaki yorgunluğu okur. Psikoloji literatüründe yaygın bir görüş, iletişimin yalnızca kelimelerden ibaret olmadığını, ses tonu ve beden dilinin ilişkide belirleyici olduğunu ifade eder. Bazen bir anne “Bu seni üzdü mü?” dediğinde kapılar kendiliğinden açılır. Bazen bir baba “Bugün sessizsin ama istersen buradayım.” dediğinde güven usulca filizlenir. Çünkü iletişim, bir cümlenin değil; kalbin hâlinin işidir. “Çocuk, söyleneni değil; söylenişi duyar.”

Suçluluk, Yorgunluk ve İnsan Kalabilmek

Ebeveynliğin en görünmeyen yüklerinden biri suçluluktur: “Bugün sabırlı olamadım…” “Kendime biraz vakit ayırdım, bencil mi oldum?” “Yeterince iyi miyim?” Bu sorular, sevgiden doğan bir hassasiyettir. Psikolojik çalışmalarda, hatasını kabul eden ve özür dileyen ebeveynlerin, çocuklarında daha yüksek duygusal dayanıklılık geliştirdiği yaygın bir ilkedir.

Bir anne şöyle anlatmıştı:

“Dün kızımı kırdım. Gece yanına gidip özür diledim.Bana sarıldı ve ‘Ben de bazen öfkeleniyorum anne.’ dedi. O an anladım ki: Çocuklar mükemmelliği değil, samimiyeti hatırlıyor.” Gerçek ebeveynlik, mükemmel olmak değil; insan kalabilmek ve çoğu zaman da,

“Kusursuz değilim… ama samimiyim.” diyebilmektir.

Ergenlik: Uzaklaşmak Değil, Kendi Olma Arayışı

Bir gün fark edersiniz… çocuk artık odasında daha çok vakit geçirir. İçinizden “Acaba beni sevmiyor mu?” diye geçer. Oysa o sadece büyümüyordur; kendine doğru yürüyordur: “Ben kimim?”

Ergenlik sevgisizlik değil; ayrışma provasıdır. Ebeveynin görevi yol çizmek değil, yolda yanında yürümektir. Genç, yargılanmadığı yerde konuşur; duyulduğu yerde açılır. Bazen tek bir cümle bile savunmayı eritir: “Bu seni üzmüş olmalı.”

Kıyasın Gölgesi, Farklılığın Işığı

Toplum, farkında olmadan ebeveynleri bir yarışın içine iter: “Bak, o çocuk daha düzenli.”

“Kardeşin bu yaşta şunları yapabiliyordu.” Oysa her kıyas, çocuğun kalbine görünmez bir cümle bırakır: “Demek ki olduğum hâlimle yeterli değilim.”

Bir kuş sürüsünü düşünün… Hepsi aynı gökyüzüne uçar ama hiçbirinin kanadı bir diğerine benzemez. Biri hızlıdır, biri yavaş… ama hepsi varır. Çocuklar da böyledir. Her biri hayatın başka bir dilidir.

Aile çalışmaları alanında sıkça vurgulanan bir ilkeye göre, çocuğun güçlü yönlerini destekleyen ebeveyn ortamında, diğer alanlardaki gelişim kendiliğinden hızlanır. Kıyasın yerine merak geldiğinde ilişki büyür.

Kendini Unutan Ebeveyn: Sessiz Bir Miras

Bir kadın “önce anne”, bir erkek “önce baba” olmayı öğrenir. Zamanla iç ses fısıldar: “Ben kimdim?”

Aile sistemleri yaklaşımında yaygın bir görüşe göre, ebeveynin benlik bütünlüğü güçlendikçe, çocuğun kimlik gelişimi de güçlenir.

Bir baba yıllarca dokunmadığı gitarını bir akşam eline alır. Çocuğunun gözlerindeki ışıltı şunu söyler: “Demek ki büyükler de kendini hatırlayabiliyor.”Kendini unutmayan ebeveyn, çocuğa en kıymetli mirası bırakır: Kendini koruyabilme bilinci.

Maneviyat ve Şükür: Ruhun Merkezini Hatırlamak

Hayat bazen acele ettirir; insan nefes almayı bile unutur. Tam o anda maneviyat sessizce kapıyı aralar: “Yavaşla… hâlâ buradasın.”

Pozitif psikolojide yaygın bir görüşe göre, şükür pratiği hem stres düzeyini azaltır hem de ruh hâlini iyileştirir.

Bir anne şöyle demişti: “Her gece üç küçük şükür yazıyorum. Bazen sadece ‘Bugün kimse kırılmadı.’ yazıyorum. Hayat değişmedi belki ama ben değiştim.”

Şükür, olayları değil; bakış açısını değiştirir ve çocuklar, şükreden bir ebeveynin yanında dünyayı tehdit değil, bir armağan olarak görmeyi öğrenir.

Ebeveynliğin Kalp Dili

Bir çocuğun ihtiyacı kusursuz bir ebeveyn değil; kendini sevmeyi öğrenmiş bir insandır.

Çocuklar sözleri değil, hayatı nasıl yaşadığımızı kopyalarlar. Belki her şey kusursuz değildi… Ama sevgiyle denedik.

Ve ebeveynliği en iyi tanımlayan cümle belki de şudur:

“Ebeveynlik, önce kendine şefkatle bakabilen kalplerin, dünyaya umut yetiştirme sanatıdır.”

Sevgi ile Kalın….

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment