DüşünceEdebiyatEkim '25Hatice Derin SilahlıYazarlar

 

 

İnsanın, isyânın, ikrâmın ve sevdânın sahibine hamd ile..

Asırlar boyu sevda denilen er meydanında; gölgesine sığınan, gölgesinden kaçan ve gölge olanlar kendileriyle çarpıştı.

Kiminin amacı zaferdi; bir gül uğruna küle dönmeyi göze aldı.

Kimi oraya nasıl ve neden geldiğinin bile idrâkinde değildi; kalbinde patlayan bir tomurcuğun heyecanıyla yetindi.

Kiminin revan olmak için can attığı yollarda kimileri can verdi.

“Yâre karşı yandı bağrı dert ile kaynar ciğer

Dışına bakan ne bilsin Ümmî Sinan’dır yanar”

Mısraları kın oldu kılıçtan keskin bir derde.

Zafere giden yolda yaralayan, yara’dan daha kıymetliydi, iki gözün çiçeğiydBir, yel essin de kokusu gelsindi..

Vuslata ermekte aşktı, hasrete düşmekte.

‘Yâr edene hamdolsun’ diyen Ali ağladı, “Ne çok sevdim seni” diye Fatımanın toprağına akıttığı yaş ağladı..

Vefanın bağrında çiçeklendi sevmeler ve bivefadan ibret aldı sevenler. Olmaktı, bulmaktı, ölmekti yol. Benliğine sarılan hamdı, benliğine isyân eden ise yandı..

‘Bir ben var benden içeri’ dedikçe küle döndü aşık.

Leyla için çöllere düşen Kays da ağladı, Leyla’sını ararken mevlâsını bulan Mecnun da..

Aşk; aşkı yaratanı bulmaktı, aşk; aşka kurban olmaktı..

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment