Allahu Teâlâ, Âdem’in bedenine “yesfikü’d-dem” kelimesiyle işaret edilen “fika” özelliğini yerleştirmiştir. FİKA; iki ayrı cevherin bir araya getirilmesi demektir. Kur’an-ı Kerim’in Bakara Sûresi 30. ayetinde geçen bu kök, yalnızca savaşçı bir mizacı değil, aynı zamanda erkek ve dişiyi oluşturan X ve Y kromozomlarının ledünnî anlamını da işaret eder.
Zira Allah, Âdem’in bedeninde onun eşini de yaratmıştı. Eş, sonradan yaratılmadı bilakis, zatında mevcuttu…
OL dediği ANda bu BİRlikten AYRılık meydana geldi.!Zira Allah için yaratmak, maddi bir müdahale değil emirdir…
“O, bir şeyi dilediği zaman, O’na yalnız ‘OL’ der o da hemen oluverir.” (Yâsîn, 82) Dolayısıyla Hakk’ın “OL” emriyle Âdem’in bedenindeki XX kromozomları ayrıldı, ve eşi vücuda geldi. Yani kadının yaratılışı bir kaburga kemiğinden değil, doğrudan fıtratın genetik hakikatinden tecelli etti. Bu olayda zaman yoktu emir vardı, ilmî kudret vardı ve NURdan yazılmış bir yaratılış vardı…
İnsanın Genetik Levh-i Mahfuzu
A’râf Sûresi 172. ayette beyan edildiği gibi, Allah insanı yaratmadan ahitleşti.
“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Ve tüm ruhlar “Belâ” (Evet!) dedi…Her insanın hayat yolculuğu, bir “KÜN” emrinin tezahürü olarak başlar…Annenin yumurtasındaki 23 kromozom,
Babanın spermindeki 23 kromozom ile birleşir. Ve böylece 46 kromozomdan müteşekkil yeni bir hayat yazılır. Bu 46 kromozomdan 44’ü otozomdur, yani bedensel ve zihinsel bütün özellikleri taşır. Geriye kalan 2 kromozom ise, insanın cinsiyetini belirler. İşte bu son ikili: X ve Y kromozomları, sırrın taşıyıcısıdır…X kromozomu, bilgi taşıyıcısıdır.
Kadınlarda çift X vardır (XX) erkeklerde ise bir X ve bir Y vardır (XY).
📌 X kromozomunda yaklaşık 1093 gen bulunur.
📌 Y kromozomunda ise yalnızca 125 gen vardır.
Yani Y kromozomu, eksik olanı tamamlamak ister çünkü onda tamlık hissi yoktur.
Bu içsel dürtü, nefsin sürekli arayışını, tamamlanma arzusunu tetikler. İnsanın cennetten inişi, Y kromozomundaki eksikliğin tetiklediği içsel hareketin sonucudur. Çünkü Y, X’in gen zenginliğine ulaşamaz ama ulaşmaya çalışır. Bu asla tatmin olmayan nefsî dürtü, insanın hem düşüşünü hem yükselişini temsil eder… Yani “düşüş” bir ceza değil bir plandır. Yaratılış sürekli bir eksikliği tamamlama güdüsü üzerine kuruludur. Y’nin iştiyakı, X’in istikrarına yönelir. Nefs RUHun şahitliğinde terbiye olur. Ve bu döngüde, nesiller büyür; HAKİKAT kodlarla devreder, Bu HÂL ALLAH c.c. cilvesidir aslında Herşey bir hesap ve denge üzere planlanmıştır. Bir düşüş aslında yükselişin başladığı noktadır. Gene zıtlık…
Ne idi;
“Oysa Hakk’ın muradı inişte gizliydi. İnsanın toprağa konması özündeki kelebeğin uyanması içindi…

