Dr. Mehmet R. DerindağİlimNisan '23

Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin vefatının sene-i devriyesi münasebetiyle yanında, yakınında olmakla gördüğüm bazı ahval ve evsafını duaya vesile olması niyetiyle arz ediyorum. Bu niyetle birlikte sabahtan akşama kadar bu zat-ı nuraniyi tavsif ve tarif etsem necip Üstadımızın “evladım” iltifatının yerini tutamayacağı da aşikardır.

Evvela; Hüsnü Ağabey Hz. Üstadımızın ismini ilk duyduğu, Risaleleri ilk yazmaya başladığı 1942 senesinden itibaren, kendisini Hz. Üstada ve Risale-i Nura feda etmiş, adeta Nur Üstat ile büyümüş ve Risale-i Nur ile rızıklanmış… Bir çekirdek gibi hanesinde evvela muhterem pederi Hıfzı Efendi ve Nur’un kahraman hanımlarından Fatma Hanım ablanın riyasetinde, aşı Nur, konuşması Nur, yürümesi Nur olmuş. Büluğ çağına erdiği 13 yaşında, bir sene evvel pederlerlerini idama mahkum etmek isteyen Halk Partisi’nin zulmüne aldırış etmeyerek, kardeşiyle birlikte Afyon’un yolunu tutmuş. Kelle koltukta, kefeni boynunda Hz. Üstadı ziyaret etmiştir. Hz. Üstat müşfikâne Mevlana Halid-i Bağdadi’den kendisine tevarüs etmiş mübarek cübbesinin altına O’nu alıp evladım demiştir. Bir sene sonra da artık vefatına kadar kendisinin en yakınında, hizmetinde hem evladı, hem müşaviri, hem vekili ve hem varisi olarak kabul etmiştir. Hz. Üstadımızın vasiyetlerinin tamamında ismi geçen bir kaç zevattan birisidir.

Hüsnü Ağabey Halk Partisinin ceberut zamanlarının şahidi olmuş, Türkiye’de büyük siyasi ve içtimai değişimlerde Nur Üstadın en yakınında olup O’nun tarzını ve tavrını müşahede etmiştir. O karanlık zamanlarda, yakıcı imtihanlarda davasından vazgeçmemiş, sadakat imtihanını sıddık ünvanıyla vermiş, fakat mahviyet, tevazu ve terk-i enaniyet ile 80 sene Nur hizmetlerini bırakmamıştır. İşte bu Zat’ta müşahede ettiğimiz ve şahsiyeti olmuş hususiyetlerden bazıları şunlardır:

Birincisi; ihlas’tır. Hakikaten ne halkın, ne cemaatin iltifatı zerre kadar gönlüne giremiyor. Rıza-yı İlahiden başka bir gayesi yok. Hele ders makamında tamamen nefsini muhatap alarak okuyor ki o derste bir kişi de olsa bin kişide olsa aynı hali kendisinde müşahede ediyoruz.

İkincisi; kendisinde hal olmuş, sun’i olmayan tevazuu ve mahviyetidir.

Üçüncüsü; bizleri bir çok zaman hayretler içerisinde bırakan şefkatidir. Bilhassa çocuklara ziyade şefkati vardır. Ehl-i imana, hususan hayatını nur hizmetine vakfedenlere ayrıca şefkat eder.

Dördüncüsü; sadakatidir. Eğer Nur Üstadın hizmetkârlarını, mesela Zübeyir Ağabeyi şecaatiyle, Ceylan Ağabeyi zekavetiyle, Sungur Ağabeyi Üstada muhatabiyetiyle, Bayram Ağabeyi şefkatiyle, Abdullah Ağabeyi ihlasıyla, Tahiri Ağabeyi velayetiyle görüyorsak, Hüsnü Ağabeyi tam ve hâlis bir sadakat ve dâimî ve sarsılmaz bir sebat içinde imtiyaz ettiğini müşahede ediyoruz. Hz. Nur Üstadımız merhum Zübeyir ve Ceylan ağabeyler Tarihçe-i Hayat’ı hazırlarken, onlara bir gün “sizlerden Hüsnü gibi tam sadık olmanızı beklerim!” buyurarak O’nun bu vasfını teyid etmiştir. (Haşiye: Evet Tarihçe-i Hayatın büyük bir bölümü Mustafa Sungur Ağabey tarafından, bir kısmı Zübeyir Ağabey tarafından kaleme alınmış, Ceylan Ağabey de hem telif, hem tashihinde bulunmuştur. Fakat bir gün Emirdağ’da Tarihçe’nin tashihinde Ceylan Ağabey ile Zübeyir Ağabey çalışırlarken yanlarına giren Üstadımız, aynen yukarda arzettiğim ifadeyi kullanmış, bilahare Zübeyir Ağabey Hüsnü Ağabaye Üstadımızın bu iltifatını aktarmıştır.)

Beşincisi; ferasetidir. Hüsnü Ağabey aynen fıtri tevzuu gibi keskin bir zekaya maliktir. Hz. Üstadımızdan ders alması gereği hayatı boyunca çürük tahtaya basmaması ve Hz. Üstadımızın kendisi hakkında “Hüsnü’mü aldatamayacaklar” ifadesinin şerhi sadedinde, merhum Bayram Ağabey “Hüsnü Ağabey kimsenin dolmuşuna binmez, dolduruşuna gelmez” demesi, ferasetine işaret ediyor.

Altıncısı; şahsi ubudiyetidir. (Hem İstanbul’da hem yurtdışı seyahatlerinde hizmetine bakan Taha Tütüncü ve Veysel Bingöl kardeşimizin müşahedesiyle hem Ebubekir ve Mustafa gibi hizmetinde bulunanların da tasdikiyle) Katiyen teheccüd namazını terketmemesi, her gece laakal sabah namazından bir-bir buçuk saat evvel uyanması, Evrad-ı Kudsiyeyi, Hizbünnur’u düzenli okuması, misafir olduğumuz her yerde ilk sorusu dua ve virdlerini okuyabileceği bir yer temini, Hz. Üstadımızın hizmetine girdiği ilk aylarda ezberlediği Cevşeni istisnasız her gün namazdan evvel bitirmesi, defaatle şahit olduğumuz yolda plan ve programını daima camilerin konumuna göre ayarlaması (hatta belki yüz defa İstanbul gibi trafiği malum bir yerde önce camiye gidelim dediği ve cami basamağına geldiğimiz aynı anda ezan-ı Muhammed’in okunması) ve namazı tam vaktinde tadili erkan ile edası ve tesbihattaki ciddiyeti… Bu evsafa belki binler müsbet evsaf-ı kemal dahil edilebilir.

Hüsnü Ağabey ve bütün merhum hizmetkar ağabeyler bütün mevcudiyetleriyle gayeleri ahirettir, bu milletin imanına hizmet etmektir, ara sıra mecburiyet tahtında siyasete bakmaları uhuvvetin temini, ittihad-ı İslam’ın ihyası için, siyaseti dine alet etmek içindir. Memleketi anarşiden muhafaza içindir. Zira Nur hizmeti emniyet ve hürmet ve merhameti te’sis ile hem âsâyişi, hem inzibatı, hem hayat-ı içtimaiyeyi anarşilikten kurtarmaya çalışıp, siyasilerin hakikî vazifelerinin temel taşlarını tesbit ediyor, takviye ve te’yid ediyor. Bununla beraber iman dersleri ve sadakat, sebat, ihlas dersleri inkıtaa uğramadan devam ediyor. Bediüzzaman’ın diğer hizmetkârları gibi Hüsnü Bayram Ağabey de Hz. Üstad’dan tedbir, tahkik, dikkat, teenni, terk-i enaniyet, mahviyet, âdâb-ı muaşeret gibi İslami ve içtimai dersleri almışlardır. Hz. Üstadımızın hizmetkârlarının hizmet daireleri bizzat Hz. Üstad’ımızın tahkim ve takviye ettiği dairedir. Hüsnü Ağabey’in defaatle dediği gibi bizim liderimiz yoktur, liderimiz ve reisimiz Muhammed Mustafa Peygamber-i Zişan Efendimiz’dir, Bediüzzaman O’nun bu asırda bir vekilidir, biz de hizmetkârız. Hepimiz ders arkadaşıyız. Ahiret kardeşiyiz. Ehemmiyetle sadakat ve kanaat ile takva ve ihlas, şu dairedeki hissemizi artırmaktadır. Cenab-ı Hak ukalalıktan, küstahlıktan, enaniyetten ve bilcümle nefis ve şeytanın tuzaklarından muhafaza eylesin, nur ve nurani davada istihdam eylesin ve aziz Hüsnü Ağabeyimize ve irtihal-i dar-ı beka eylemiş bütün müminlere rahmet eylesin. Amin.

Velhasıl; Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin hali, ahlak-ı Kur’aniyye ile tahalluk etmiş, Sünnet-i seniyyeye azami riayet ile Risale-i Nur halidir.

Vekaleti; Risale-i Nur’un muazzez müellifinin vasiyetleriyle müeyyid bütün vasiyetlerinde vasi-i Nur’udur.

Siyaseti; Bediüzzaman’ın asrın anlayışına göre tanzim ve istihraç ettiği siyaseti dine âlet ve dost yapmaktır ki, bir buçuk milyar Müslüman kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmakla bu vatan ve milletin saadetine çalışmaktır. Hedefi; Nur dairesinde müsbet hizmetleri malum cemaatler arasında medreseleri, istişareleri, neşriyatları muhtelif de olsa tam tesanüd ve ittihadın tesisiyle birbirlerinin aleyhinde bulunmamalarını, esasâtta ve maksatta bir ve beraber olmalarını temin, âlem-i İslam dairesinde ehl-i sünnet ve’l cemaat umum tarikat ve sair İslamî hareketlerle ittifak ve içtimai dairede Risale-i Nur’un neşrine mümanaat etmeyen, ve âlem-i İslamın hüsn-ü zannına mazhar müsbet hükümeti desteklemek ve o hükümeti vatan, millet ve İslamiyet hizmetleri için iktidarda muhafaza ederek vatan sathında anarşiye karşı müsbet hareketi ve emniyeti manevi birer zabıt gibi tesis eylemektir.

Cenab-ı Hak Hz. Üstadımızın başta manevî vârisi Hacı Hulusi Bey ve Sabri Efendiler olmak üzere tüm saff-ı evvel ağabeylerimize ve hizmetkarlarına ve Nurun neşrinde bugüne kadar emeği geçen tüm talebelerine rahmet eylesin. Bizleri de şefaatlerine nail eylesin. Hakk’a rıhletinin sene-i devriyesinde Hüsnü Ağabeyimizin de mekânı Cennet, makamı âlî olsun. Kıyamete kadar neşr-i envar-ı Kur’aniyeden defter-ı a’maline sevaplar yazılsın.

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment