Seven Ne Yapmaz..?!
Fatih Sinan Yıldırım
Bu akşam gönlümden geçenleri yazacağım. “Seven ne yapmaz ki?!” diye yazacağım. Biliyorum ki yazamayacağım. Haykıramayacağım; “Yusuf gibi düşsem suya/ Atsalar beni kuyuya/ Nice şeref duya duya/ Rabbim Allah diyeceğim!” diye..
Biliyorum… Gözümden akmaz bir damla yaş ki; böyle diyebileyim?!… Cemalini görmek için yananlar gibi yanamasam da; “Baş koymuşum ben bu yola/ Ölüm bana düğün ola/ Hem başında hem sonunda/ yine de; “Rabbim Allah!” diyebilecek miyim?!… Sevemesem de can-ı gönülden; ebeden-daimen, “Seven ne yapmaz ki!” diyeceğim.. bu şarkıyı söylemeye devam edeceğim(inşallah); bunu biliyorum…
Oğlumu kaybetsem; ağlayabilir miyim Yakup (aleyhisselam) gibi, sevgiden?… Çok sevebilir miyim, her canlıyı? Açabilir miyim, bağrımı herkese Mevlana Hazretleri gibi? Başıma gelen her sıkıntıya katlanabilir miyim?!… Ecel gelip öleceğim/ Ben kabire gireceğim/ Melekler sual sorunca/ Acep; “Rabbim Allah!” diyebilecek miyim?….
Sussam derviş misal. Hiç konuşmasam. Herşeye tebessüm edebilsem. Merhametli olabilsem. Öfkelenmesem. Herşeyi açıklamak zorunda kalmasam. Haklılığımı ispat etmeye çalışmasam. Olmasam laubali. Yanabilsem Yunus (R.A.) misali. Unutsam kendimi. Erisem buz gibi. Kayalarım çatlasa çatır çatır. Bırakabilsem benliğimi. Dürüst olabilsem. Zararım dokunmasa kimseye!… Dünyaya nasıl geldiysem öyle gidebilsem keşke! Bakışlarım kaymasa! Çok konuşmasam.. ağlayabilsem sadece. İçimdeki yangınlar dinmese…
Sus!. Sus!… Ve dinle!… Sevenlerin musikisinde kaybol bu gece.. ömür boyu öylece…
Seven ne yapmaz ki dostum?! Candan geçer. Sevdiğine canını verecek kadar tertemizce… Tenhalarda arar onu. Her ne pahasına olursa olsun, onu görebilmek için ( bir dakikalığına bile olsa ) göze alır ölümü. Düşüncesi o, aşında o, işinde o, uykusunda o… Bir kere görse dünya gözüyle, o an için seven ne yapmaz ki gülüm?!…
Sevenler çok şey yaptı ve geçti. Düşünmediler, ayaklarına takılanları. Büyütmediler, çıkarlarını. Kinlenmediler, ona buna. Pisletmediler, benliklerini kısa hayatın bataklıklarıyla. “Her insanoğlu kendi karakterini yansıtır!” deyip, kabullendiler beri yandakileri. Tebessümle, sıcacık, erittiler karşılarındakileri. Olmadı, Saad (R.A.) gibi beddua ettiler; uyardıktan sonra, seven için serden geçen hakkında öyle böyle konuşuyor diye, herkesin ortasında… O da herkese ibret oldu, geberdi!. Sevenlerin bağında çıkar yoktur. İç hesaplaşmalar yoktur. Fitne yoktur. Seven ne yapmaz ki bu bağlamda?! Sevilen ve sevdiği herşeyin fevkinde ise.. hatırlandığında, işte besberrak sevgili diye tüylerin ayağa kalkıp burnun sızlıyorsa.. hatasızsa.. bu uğurda seven ne yapmasın ki?!…
Emir en sevdiğinden ise İbrahim (aleyhisselam) ne yapsın ki?! Eyyup (aleyhisselam) sevdi ise niye sabretmesin ki?! Ayrılık geldiyse başa, Yakup (aleyhisselam) niye katlanmasın ki?! Yusuf (aleyhisselam) atıldıysa kuyuya, Allah’tan baska (C.C.) kimden yardım istesin ki?! Yazıldıysa sürgünler, mahpushaneler niye dayanılmasın ki?!…
Ey Ammar (R.A.)! O nasıl bakış öyle! Neden geri bakıp bakıp durdun öyle; anlamlı anlamlı, Habeş’e göç ederken Mekke’nden? Neydi seni derinden inleten?! Acıttılar mı her yanını? Acıların mı var orda? Sevdiklerini bıraktı Ammar (R.A.) orda; niye dönüp yaşlı gözlerle bakmasın ki?!… Bu sefer; “Anam babam sana feda olsun!” dediği sevdiği (sallallahu aleyhi vesellem), “Terket!” dediği anda niye hicret etmesin ki?! Seven ne yapmaz ki?! Ahh Ammar’ım ahh (R.A)! Hep dağlattın yüreğimi…
Acılarla büyür insan. Kimde acı varsa büyüdü-yeşerdi. Herşey öbür alemdeki tatlılık içinse ömür boyu seven sevdiğinden niye soğusun ki?! Şehitler; “Bir daha! Bir daha!” diyorlarsa, bu nasıl bir güzelliktir ki; insan anlamaz da ölümden korkar?!… Bizi sevdiğimiz, oraya-buraya yollasa; “Şunu al da gel!” dese, deli aşıklar gibi koşarız da, üzmemek için elimizden geleni ardımıza komayız (sevinçle) bulup getirmek için, “sevdiğim bana değer verdi, demek beni seviyor” diye… En sevdiğimiz (C.C.); bizden bazı işlerimizin böyle olmasını emir buyurduysa, neden bu tafralarımız?! Neden hoşumuza gitmez?!… En sevilenler (Radıyallahu Anhüm), sevdiklerini üzmemek için; hapishane emrine, insanların kabullenmemesi emrine, türlü türlü musibetlere “Evet!” dediler… Sevdiğimi niye üzeyim ki?!… Şimdi gönlümden gele gele niye demiyeyim ki gülüm; (şu geçici dünyada ömür boyu beraberlik için) seven ne yapmaz?! He,?! De bana…
Saad’ın (Radıyallahu Anh), Ali’yi (Radıyallahu Anh) savunduğu gibi; hatırladıklarında birbirlerini, neden burunları sızlamasın ki?! En sevdiği kardeşi hakkında ileri geri konuşanı susturabilen babayiğitler, er meydanında bugün! Dasıtani kardeşlikler hesapsız, sadece Allah rızası için… Birbirlerinde erimişler. Kaybolmuşlar. Prangalarla bağlanmışlar. Kopartamazsın gülüm! Herkesin imrenip de; “Kim ki bunlar!” deyip iç çekeceği o gün için, neden bağlanmasınlar ki birbirlerine?! Herkesin imrendiği bu kardeşlik orkestrasındaysan sorarım şimdi bir kere daha;
“Seven ne yapmaz ki?!”…
(Herşey yapar.. yeter ki mutlu olsun!)
Yanlışsam; yanlışsın de!…
Yine de; “Hakiki Aşıklar” anlar beni bu gece.
Aşıksan; dargınlık, küsmek niye?
Sende yok ki gönül koymak!…
Olduysa; yine de sarıl, kucakla ölesiye…
O erimezse ben eririm…
Eritmek için mi hem sevgilerimiz; karşıdakini… Böyle bi temennimiz yok ki bizim!.
Tebessüm eksik olmaz bizden.. dertlerimiz alabildiğine derin, anlıyorum. Volkanlar gibi olsak da:
Hadi sarıl sevdiğine, yeter üzdüğün… Geç kalmış, geriye ötelediğin öpücüklerini kondur ona…
Sevgi dolu bağrını aç, barış güvercinin gibi okşa. Sen busun!… Unuttuysan hatırla kendini!. Öfkeler başkalarına, aşıkların sevgisi bize… Aşıkların şefkati başka olur be gülüm!
En sevdiğine(!) karşı açamadığın duygularını aç bu gece…
Ama hiç açamadığın!…
Belki utandığın, belki çekindiğin,
Belki de korktuğun!…
Belki de bilmek istemediğin(!) O Sevgili’yi (C.C) üzdüğün yetmez mi?!
Hadi gayri, aç mahcup bi halde ellerini;
Konuş O’nunla! (C.C.)
Namaz(ın)la, niyaz(ın)la, duanla konuş!
Güldür semadakileri…
Hem Sevdiğinin (C.C.) tebessümü, kabul anlamına gelir.
Bu kabul için değmez mi?!
Şimdi bir daha, bu musiki eşliğinde, derinden rahatlamış olarak,
Sevenlerin tebessümüyle, hep birlikte; (söyleyelim)
SEE-VEN NE YAAAP-MAZ?!
Bu soruyu olumlu anlamak lazım; seven sevdiği için (gönül verdiği davası uğruna) neler neler yapmaz ki? Nelere katlanmaz ki!
En Sevdiğinin (C.C.) ve diğer sevdiklerinin dediklerini tutar. Emir telakki eder. Üzdüyse özür diler. Tövbe eder. Bir daha yapmamaya çalışır.
Ebedi mutluluklar gülüm!