
CENNET’İN İÇİNDE CEHENNEMİ YAŞAMAK!
Sema CEYHAN
Hep duyarız ‘cennetin içinde cehennemi yaşadım’ diye. Zevk-i sefa içinde olan insanoğlu zevk içinde musibetlere düçar olduğunda kullanır bu cümleleri. Veryansınlar eder neden başıma bu geldi diye. Teslim ve tevekkül ile sabır etmez, sabrını tüketir. Ama hiç aklına getirmez ki; bu çektikleri, zaman geldiğinde manevi bir çekirdek hükmünde olup bir nevi hikmet çiçeklerinin cehennem diye adl ettiği imtihan içinde hediyeyi Rahmani tarafından kendisine bahşedilip çiçekler açacağını.
Bazen de cehennemin içinde cenneti yaşıyorum söylemlerini duyar hayret ifadeleri içinde nasıl olur cehennem içinde cennet mi olur diye sual ederiz.
İmtihan gereği bu ya! Bazen insanlar mallarıyla sağlıklarıyla bazen evlatlarıyla bazen de anne ve babasıyla imtihan olur. Tüm imtihanlar farklıdır, bazen mütedeyyin anne babalar gayri meşru dairedeki evlatlarından imtihan olurken bazen de evlatlar dünyalık yaşayan anne ve babalarından imtihan olurlar. Bu durumda halbuki; Cenab-ı Allah tarafından kulun Sabrı teslim ve tevvekülü sınanır. Altın mı bakır mı diye mihenge vurulur. Neylersin imtihan bu, bazen insana Rabbim cehennem içinde gül sunarken bazen de cennet içinde zakkum sunar. Bize düşende zakkumların içinde gülleri, güllerin içinden de zakkumları müşahade edip devşirmek. Bazen gülün dikenleri insanın elini yüreğini kanatırken bazen de zakkumların dikeni insanın derdine derman olur. O zaman narında hoş nurunda hoş dersin, Rabbine şükredersin.
Ey insan! Sanma ki her zaman derdine güller deva olur. “Bir derdin dermanı, başka bir derde zehir olabilir. Bir derman, haddinden geçse, dert getirir.” (Nursî, Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 71.) Çünkü; her ilacın bir dozajı ve ölçüsü vardır. O ilacın dozajı az olursa tesir etmez, çok olursa zehirleyip öldürür. İlacın hastaya faydalı olması ve tesir etmesi için belli bir kıvamda ve ölçüde olması gerekir. Aynı durum sevgi, nefret ve imtihanda ki; sabır içinde geçerlidir. İmtihan bir nevi eğitimdir. İnsanı maddi ve manevi terakki ettirir.
Bazen cehennem alevleri içindeyken o alevler nura inkılap eder her yeri aydınlatır içindekini ve çevresindekileri de nura gark eder, yeter ki; sabredip beklemeyi bilmeli. Boşuna dememişler sabır acıdır meyvesi tatlıdır. İmtihana tabi olan insanoğlu tedbir, teslim ve tevekkülden sonra anlar ki; yapacak başka bir şeyi yok! Sonra sabreder ve şu manidar sözü lisanında dolandırır. Sen sende ki derdi dert mi sanırsın; bak benim derdime, şükür et haline. Derdi vereni bulduysan, O derman olur tüm dertlere. Huzur içinde müferrah olur kalbini sahibine açar; Ya Rab! Senden başkası merhem olmaz derdime diye söylenir ve kalbine teslim, tevekkül ve sabır merhemini sürer kalben ve ruhen mutmain olur huzura erer.
Velhasıl: Cennette cehennem de insanın içindedir. Mutluluğu kendinizde arayınız! Mutluluk insanın içindedir. Başkalarının verdiği ödünç ve geçici olur… Her sabah uyandığımızda hatırlamamız gereken mutluluğun başka yerde değil, sadece kendi yüreğimizde olduğudur. Tedbir alınız! Teslim ve tevekkül zırhını kuşanınız ve olan şeylere sabır ile tahammül ve şükür ediniz. O zaman göreceksiniz ki; zakkumlar tomurcuklar açmış güle dönüşmüş. Çünkü huzurun kaynağı dışımızda değil, içimizdedir. Yüzünüzde tebessüm yüreğinizde serinlik ve selamet olsun.
Ve duam odur ki; dil, renk, ırk, cins ayrımı yapmadan tüm insanlığın yüreği asla dert görmesin. Vesselam.