Ağustos '23Harun Ataİlim

Doğal afetler, insanın yaratılışından günümüze kadar kişileri ve toplumları hep olumsuz yönde etkilemiş, hatta zaman içinde derin izleri kutsal kitaplarda ve ilk yazılı kaynaklarda dile getirilmiş, dile getirilmeye de devam etmektedir.

Toplumlarda teknolojik yönden ulaşılan seviye veya edinilen olanaklar nasıl olursa olsun, insanların yeryüzünü kendi ihtirasları doğrultusunda yaşamaya devam etmesi, doğal afetlerden ve Allah’ın azabından kaçmasını mümkün kılmamıştır. Şimdi size doğal afetler ve bazı kavimlerin helakı ile ilgili bilgiler aktaracağım.

 

Doğal afetler, oluşumları  tabiat olaylarına dayanan afetlerdir. Yalnız bu tür afetlerin bazılarında insan etkisi bulunabilmektedir. Hatta olayın oluşumunda tetikleme rolü oynayan insan olabilmektedir. Ancak olayı hazırlayan faktörler ve olayın hazırlanışı, oradaki doğal özelliklere dayanır. Doğal afetler kendi aralarında iki grupta incelenir.

1-Jeolojik kökenli afetler: Bunlar doğrudan doğruya kaynağını yerkabuğu ya da yerin derinliklerinden alan doğal afetlerdir. Jeolojik kökenli afetlerin en çok görülenleri; deprem, heyelan, kaya düşmesi, çamur seli, volkanik patlamalardır.*

2-Meteorolojik kökenli afetler: Atmosfer olayları sonucunda oluşan afetlerdir. Bunlar atmosfer olaylarının (sıcaklık, basınç, rüzgâr, yağış) insan için yararlı olduğu sınırı aşmasıyla oluşur. Meteorolojik kökenli afetlerin en çok görülenleri; sel, aşırı kar, tipi, çığ, don, fırtına, yıldırım düşmesi, dolu, sis, kuraklık, orman yangını, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri olarak sayılabilir.**

 

Meteorolojik afetlerin oluşumunu hazırlayan temel etkenler, atmosfer kökenli olmasına rağmen, bazılarında afetlerin oluştuğu yerin özellikleri de etkili olmaktadır. Sel, çiy ve sis buna örnek olarak  verilebilir.

Afetlerin doğurduğu sonuçlara baktığımızda, en başta can ve mal kaybına neden olurlar. Can kayıpları, insan ve hayvanların ölmesi, mal kayıpları ise eşya, bina ve tarım alanlarının zarar görmesidir. Kayıpların bir kısmı doğrudan hemen afetle birlikte ortaya çıkarken, bir kısmı ise belirli bir süre sonra ortaya çıkmaktadır. Örneğin sel sırasında can ve mal kaybı oluşur. Ancak sel baskınından sonra sellerin getirdikleri moloz, kum ve balçıklar tarım alanlarını verimsizleştirerek dolaylı zararlar da oluşturmaktadır.

 

Bazı kavimlerin helakında Allah’a baş kaldırmak, O’na ortak koşmak, yeryüzünde haksız yere büyüklenmek, insanların mallarını haksızlıkla yemek, cinsel sapkınlığa ve azgınlığa yönelmek gibi ortak bazı özellikler taşıyordu. Bir başka ortak özellikleri ise, yanlarındaki Müslümanlara karşı baskı ve zulüm uygulamalarıydı. Müslümanları sindirmek için her türlü yolu deniyorlardı.

Kuran ‘ın bütün bunları hatırlatmadaki amacı elbette ki tarih bilgisi vermek değildir. Kur’an’da, peygamber kıssalarının ibret alınması için anlatıldığı bildirilir. Önceden helak olanlar sonrakileri doğruya yönelten ibretli olaylardır.***

 

İşte her birini günahı sebebiyle yakaladık, onların bir kısmının üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik, kimini korkunç bir çığlık aldı(batırıp yok etti), kimini yere batırdık, kimini de(suda) boğduk. Allah onlara zulmetmiyordu, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

                                                                                 Ankebut Suresi:40

 

( Lut Kavmi taş yağmuruna tutuldu. Hz. Şuayb ile Hz. Salih’in kavmi korkunç bir çığlık ile helak edildi. Karun ve beraberindekiler yere batırıldı. Firavun ve kavmi de suda boğuldu. Ayet ve musibetler her topluma ayrı nitelikte geldiği gibi, bir topluma da ayrı zamanlarda gelebilir. Helak ise sadece kâfirlere yöneliktir ve toptandır.)****

 

Günümüzde de Semut Kavmi gibi tartıda adaletsizlik yapan  sahtekâr ve dolandırıcılar azımsanmayacak kadar çok var. Ayrıca cinsel sapmaların Lut Kavmi’nden hiç de aşağı kalmayan ve her fırsatta da bazı çevreler tarafından savunulan bir eşcinseller topluluğu var.

Ya da en az Sebe halkı kadar Allah’ın nimetlerine nankör ve isyankâr, İrem halkı kadar verilen zenginliğe şükretmeyen, Nuh kavmi gibi itaatsiz ve müminlere karşı alaycı, Âd kavmi kadar sosyal adalete önem vermeyen bir kitle, toplumun büyük bir kesimini oluşturuyor.

 

Sonuç itibariyle, Lut kavminin çamurdan pişirilmiş taşlarla, Âd kavminin şiddetli rüzgârla (fırtınayla), Musa(as) peygambere karşı gelen Firavun ve arkadaşlarının denizde suyla, Semut kavminin yıldırımla, Nuh kavminin yağmur sularıyla, Romalı Pompei halkının volkanik patlamayla yok edilmesinde Yaratıcının doğadaki unsurları kullandığı bize gösterilmektedir. Şu bir gerçek ki Yaratıcımız, dilediği anda, dilediği insanı ya da toplumu helak edebilir. Ya da dilediğini dünya hayatı boyunca normal bir şekilde yaşatabilir ve ahirette azaplandırır. Bize düşen sabır, sebat, fikir ve şükür içinde ömrümüzü tamamlamaktır vesselam…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment